Büyük Selçuklu Devleti Abbasi devletinin zayıfladığı, İslâm dünyasının ve halifenin şii devletlerin tasallutuna girdiği, fitnenin ortalığı sardığı bir zamanda ortaya çıktı ve gerek Selçuklular, gerek Osmanlılar İslâm'a çok büyük hizmetlerde bulundular. Bu iki büyük Türk devleti aynı zamanda yüzyıllar boyu süren Haçlı saldırıları karşısında İslâm dünyasının müdafii ve önderi oldular. (Bugün dahi İslâm dünyası Türkiye'den bu büyük mirasa sahip çıkmasını beklemektedir.)
9. ve 10. yüzyılda Bahreyn çevresinde ortaya çıkan sapkın Karmatiler; Libya'da ortaya çıkıp Mısır ve Suriye topraklarına yayılan, Mekke ve Medine'yi nüfuzları altına alıp hilafet ilan eden şii Fatimiler; İran'da ortaya çıkan Farisî kökenli şii Büveyhoğulları İslâm'a büyük zarar verdiler. Abbasîler iki şii devletin baskısı altında çok güç kaybettiler. 11. yüzyılda Abbasî Sünnî İslâm halifesinin sözü neredeyse Bağdat'ın dışına geçmeyecek duruma, yıkılmanın eşiğine gelmişti. Bu durum Bizans'ın da Ortadoğu'yu tekrar ele geçirme hayalleri kurmasına sebep oldu.
Böyle büyük bir buhran yaşandığı bir zamanda ortaya çıkan Büyük Selçuklu Devleti Abbasî halifelerinin hamisi oldular, fitnelerle mücadele ettiler. Selçuklu Devleti'nin kuruluş savaşı olan Dandanakan Savaşı'ndan sonra Merv'de toplanan Büyük Kurultay'da; Selçuklu Devleti'nin hedefini belirleyen önemli kararlar alındı. Samimi birer müslüman olan Tuğrul ve Çağrı Beyler, bir taraftan Bizans ile mücadele ederken, diğer yandan İslâm dünyasında birlik ve beraberliğin tesisi için yola çıktılar. Abbasî halifeleri Selçuklu Sultanlarına büyük bir hüsniniyet ve memnuniyetle teveccüh gösterdiler, teşvik ettiler. Bu tarihten sonra İslâm dünyası Türk Devletlerinin siyasi ve askerî himayesi altına girmiş, hilafet fiili olarak Türklere geçmiştir.