Rüşvete hediye isminin verilmesi, onu haramdan helâle çevirmez.
Resulullah -s.a.v.- Efendimiz bir zâtı zekât toplamak üzere göndermişti. Bu zâtın vazife dönüşü "Şunlar zekât malı, şunlar da bana verilen hediyelerdir." demesi üzerine Resul-i Ekrem -s.a.v.- Efendimiz minbere çıkarak Allah'a hamd-ü senâdan sonra şöyle buyurdu:
"Gönderdiğim memura ne oluyor ki, 'Bu sizin, bu da bana verilen hediyedir.' diyor. Babasının ya da annesinin evinde otursaydı, ona hediye verilir miydi? Hayatım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizden biriniz haksız yere bir şey alırsa; o aldığı deve, sığır veya koyun, omuzuna yükletilmiş olarak Allah'ın huzuruna çıkacaktır."
Sonra Peygamber -s.a.v.- Efendimiz koltuk altları görünecek şekilde ellerini kaldırıp üç defa "Yâ Rabb, emrini tebliğ ettim mi?" buyurdu. (Buharî)
Muaz bin Cebel -r. anh- der ki:
Resulullah -s.a.v.- beni Yemen'e göndermişti. Hareket edip yürüdüğüm zaman arkamdan birini göndererek beni çağırdı. Yanına varınca:
'Sana niye adam gönderip geri çağırdığımı biliyor musun?' buyurdu ve ilâve etti: "Benim iznim olmadan hiç bir şey almayacaksın! Zira bu gulûldür (hırsızlıktır). Kim gulûl yaparsa, kıyamet günü aldığı şey ile gelir. İşte bunun için seni çağırdım. Artık işine gidebilirsin." (Tirmizî: 1335)