Meşru yollardan helâl kazanç temin edip muhafaza etmek ve rızâya uygun olarak yerli yerinde kullanmak farz olduğu gibi, lüzümsuz yerlere ve bilhassa şer’î sınırları aşacak derecede günah yollara sarf edip israf etmek de haramdır.
Allah-u Teâlâ: “Yiyin için, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” buyuruyor. (A’râf: 31)
İsraf kelimesi; aşırı derecede cimriliği ve aşırı derecede harcama yapmayı, yemede ve içmede helâl sınırından haram sınırına geçmeyi ihtiva etmektedir. Allah-u Teâlâ haddi aşanları sevmez. Mal, dünya nimetlerinden ve Allah-u Teâlâ’nın emanetindendir. Muhafaza hususunda insanın vücudu gibidir. Çünkü hayatın idamesi için mala ihtiyaç vardır. Hadis-i şerif’te:
“Sâlih bir insan için helâl mal ne güzeldir!” buyuruluyor. (Münâvî)
İslâm, insana kendi malını dahi ölçülü harcamasını emretmiştir. Kişi Allah ve Resul’ünün koyduğu ölçüye göre harcama yapmazsa, sarfiyatının her zerresinden mesüldür.
“Malını israf ile saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabb’ine karşı çok nankördür.” (İsrâ: 26-27)
Allah-u Teâlâ servetlerinin kadrini bilmeyip lüzumsuz yere sarfedip duranları, gösteriş için sarfiyatta bulunanları: “Şeytanın kardeşleri” olarak vasıflandırıyor. Onlar şeytanın adımlarına uymuş kimselerdir. Saçıp savuranlar, fesat çıkarmada şeytanların benzerleri olup, onlarla kardeşlik kurmuş olanlardır. Servet ilâhî bir ihsandır, onu suistimal etmek nankörlük alâmetidir.