"Dünyaya gönül kaptırmayan, makam-mevki, şöhret, mal, riyâset sevdasında olmayan din âlimleri, âhiret âlimleridir. Peygamberlerin vârisleridir. Halkın, en iyileri en faziletlileri de bunlardır.
Yine bu zâtlar: "Kıyamet günü ulemânın mürekkepleri, şehidlerin kanları ile tartılacak ve bunların mürekkepleri ağır gelecektir." ve
"Âlimin uykusu ibâdettir." Hadis-i şerif'leri ile methedilmişlerdir.
Âhiretin güzelliğini anlayan, dünyanın çirkinliğini gören onlardır. Bunun için âhirete bekâ nazarı ile bakmışlardır. Fâni dünyaya hiç iltifat etmemişlerdir.
Ahiretin azametini müşâhede etmek, Hakk Celle ve Alâ'yı müşâhedenin bir semeresidir. ....
Nefislerinin esaretinden tamamen kurtulan meşâyihten bazıları, Hakk'a dayalı bir niyetle dünya ehli suretinde görünmüşlerdir. Bu zatları zâhirde dünyaya karşı istekli görürsünüz. Aslında onların dünya ile kalbî bir ilgileri yoktur.
Şu Âyet-i kerime onları anlatır:
"Öyle erler vardır ki, onları ne bir ticâret ne de bir alış-veriş zikrullahtan alıkoyamaz."(Nur: 37)
... Hâce Bahâeddin Nakşibend -kuddise sırruh- Hazretleri buyuruyor ki "Mina" pazarında genç bir tâcir gördüm. Elli bin dinara bir ticaret yaptı. O esnâda kalbi Allah-u Teâlâ'dan bir an bile gafil değildi." (33. Mektup)