Müslümanlarla müşrikler arasında savaşlar başlayınca, Hazret-i Ali -radiyallahu anh- bu silahlı mücadele hareketlerinin kahramanı oldu. Müşriklere karşı İslâm saflarında mertçe ve yiğitçe savaştı.
Hendek savaşı'nda büyük savunma faaliyetlerinde bulundu. Hendeği geçen müşriklerin meşhur cengaverlerinden Amr bin Vud El-Amirî'yi tepelemesi İslâm ordusunda büyük sevince sebep olmuştu.
Resulullah Aleyhisselâm Hayber günü şöyle buyurmuştur:
"Yarın sancağı öyle bir kimseye vereceğim ki, o Allah'ı ve Resul'ünü sever, Allah ve Resul'ü de onu sever." (Müslim: 2404)
Bu söz üzerine herkes "Beni mi seçer?" ümidiyle beklerken Hazret-i Ali -radiyallahu anh-i çağırdı ve sancağı ona verdi. Allah-u Teâlâ onun eliyle fethi müyesser kıldı. Hayber'in fethindeki kahramanlıkları dillere destandır.
Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz ilim, takva, ihlâs, samimiyet, fedakârlık, şefkat, kahramanlık ve şecaat gibi yüksek ahlâki ve insani vasıflar bakımından müstesna bir mevkiye sahip idi.
Tebük'ten başka bütün gazalarda Resulullah Aleyhisselâm'la beraber bulundu. Yüzü aşkın harbe katıldı. Cesaret ve kahramanlığı pek yaman bir mücahid olan Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz, Bedir ve Uhud Savaşlarında da ifade edilemeyecek derecede mücadele sergiledi.