Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
MAKALE - Merhamet - Ömer Öngüt
Merhamet
MAKALE
Misafir Yazar
1 Aralık 2001

 

MERHAMET

 

Hatice Aydın


Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:

“De ki: ‘Göklerde ve yerde olanlar kimindir?’

De ki: ‘Allah’ındır.’ O, Rahmet etmeyi kendi üzerine yazmıştır.”

O’nun kâfirlere, günahkârlara mühlet vermesi, bu ezeli rahmetinin gereğidir. O, yarattıklarına acıdığından dolayı hemen cezalandırmaz. Doğru yola gelmeleri için fırsat verir.

Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“Eğer Allah insanları kazandıkları sebebiyle hemen hesaba çekseydi yeryüzünde hiçbir canlı kalmazdı.” (Fâtır: 45)

O, Rahman’dır, Rahman’ın rahmeti ezeli rahmettir. Bu rahmet mümine de, kâfire de, iyiye de, kötüye de şâmildir. O’nun bütün âlemleri, canlı-cansız bütün varlıkları yaratması, canlılara rızık vermesi, herşeyi yerli yerinde nizama koyması sonsuz rahmetinin bir tecellisidir.

Bunu bir misalle arzedelim:

Yüce Sahib’imiz insan için çeşitli azalar yaratmıştır. El, ayak, yüz, burun, kulak v.s gibi. Bu azaları yerli yerine koyup yerleştirmekle de son derece âdil olmuştur. Çünkü O, gözü bedenin en münasip yerine koymuş. Eğer kafanın üstüne veyahut ayağın, elin üstüne koysaydı, güzel bir görüntü olmadığı gibi, devamlı olarak da tehlikeye maruz kalırdı.

O, Rahim’dir. Ahirette de inananı, Allah’a ve Resul’üne itaat edeni ayırıp lütfuyla cennete, inanmayıp küfürde kalan kâfirlere’de adaletiyle hükmedip cehenneme koyar. Cennet O’nun rahmetinin, cehennem gazabının tecellisidir.

Ancak Allah’ın rahmeti gazabından fazladır.

Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Allah yaratmayı bitirince ‘Rahmetim gazabımı geçti’ diye yazdı.” buyurmuştur. (Müslim)

Allah-u Teâlâ gazabının eseri olan cehennemi yedi kapılı olduğunu Hicr sûre-i şerif’inin 44. Âyet-i kerime’sinde belirtmiştir.

Rahmetinin eseri olan cenneti de sekiz kapılı yaratmıştır. (Müslim)

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Kim kıyamet gününe bir iyilik getirirse, ona getirdiğinin on katı vardır.” buyurmuştur. (En’âm: 12)

Yüce Allah yapılan iyiliği fazlasıyla ödüllendirmekte, kötülük edenleri ise sadece yaptıkları kötülük kadar cezalandırmaktadır.

Peygamber Efendimiz, merhamet etmedikçe imanlı olamayacağımızı ve cennete giremeyeceğimizi şu Hadis-i şerif’i ile açıkça ortaya koymaktadır:

“Bütün insanlara merhametle mükellefiz.”

Ebu Musa el-Eşari -radiyallahu anh- Allah’ın Resul’ünün şöylece öğüt verirken duyduğunu anlatıyor:

“Birbirinize merhamet etmedikçe gerçekten iman etmiş olamazsınız. İman etmedikçe cennete giremezsiniz.”

Ashâb-ı kiram:

“Çok şükür her birimiz diğerimize merhametlidir.” dediler.

Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz ise şu açıklamayı yaptı:

“Hayır! Sözünü ettiğim birinizin arkadaşına merhamet etmesi değildir. Genel olarak bütün insanlara merhametli olmaktır.” (M. Zevâid K. Edep, Rahmeten Nasi 8/186)

İslâm ahlâkının özü olan merhamet, müminlerin bütün insanlara karşı maddi ve mânevi yardımlaşma görevlerini içine alan ahlâki bir yükümlülüktür.

İnsanlara mutluluk veren bir duygu ile güzel söze, davranışa ve işe yöneltecek yüce bir histir.

Kuru acımak, merhamet değildir. Merhamet acı felâketini ortadan kaldırmak ve onun yerine sevinç ve iyiliği koymaya yönelik bir iyilik duygusudur.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:

“O takvâ sahipleri ki bollukta ve darlıkta Allah için infâk ederler, öfkelerini yenerler. İnsanların kusurlarını affederler. Allah da güzel davrananları sever.” (Âl-i imran: 134)

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde:

“Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin.” buyuruyorlar. (C. Sağir)

Birde şu var ki: Hayvanlara merhamet göstermek Allah-u Teâlâ’nın rızâsını kazanılmasına bir vesiledir.