Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
MAKALE - Bal Arısı Ve Bal Üzerine - Ömer Öngüt
Bal Arısı Ve Bal Üzerine
MAKALE
Misafir Yazar
1 Aralık 2001

 

BAL ARISI VE BAL ÜZERİNE

 

Nihat Üner


Bal arısı, insanlara şifa ve gıda verecek balı üretmek için yaratılmıştır. Bu ilk yaratıldığı andan itibaren böyledir ve bu özelliği ile devam etmektedir.

Bazen birkaç kilometre uçar. Hatta bazen kovanın çevresideki yarıçapı onbir kilometreyi bulabilen bir daire içerisinde uçar, ondan sonra da yolunu kaybetmeksizin kovanına geri döner.

Allah-u Teâlâ arıya genel olarak bütün özel kokuları ayırdedebilecek şekilde bir koklama duyusu ihsan etmiştir.

Hayret verici durum şudur: Arılar güneşi evlerine varmak yahut da çalışma bahçelerine ulaşmak için tıpkı insan gibi adeta bir pusula gibi kullanır.

Böylelikle kudret eli, her bir arıya üç tane basit göz yaratmıştır. Bu üç göz, tepe noktası yukarıya doğru olan bir üçgen meydana getirmektedir. Arı bunları kovanın içerisinde yahut da tarlalarda bulacağı bal ve aşılama tanelerini kendilerinden alacağı çiçekleri görmek için yakın mesafede kullanır.

Diğer taraftan, İlâhi Kudret her bir arıya büyük hacimli, mürekkeb bir çift göz daha vermiştir ki; o bu gözlerini geniş alanlı ve uzak mesafeli görmeler için kullanır.

Kraliçe arının bir mürekkeb gözü 4900 mini mercekten oluşur ve bu mercekcikler hacim olarak birbirine eşit olmakla birlikte, bütün yönlerden görebilecek şekilde dağılmıştır. Böylelikle, arı hızlı uçuşu esnasında aşılamak için çıkacağı vakit, yolunu belirleyebilmektedir.

İşçi arının gözü ise, hacim itibarıyle birbirine eşit 6300 mini mercekten oluşmaktadır. Bu mini mercekler aynı zamanda bütün yönlerden görebileceği şekilde dağılmıştır.

Erkek arının gözü ise 13090 mercekcikten meydana gelir ki, hiç şüphesiz bu, çok büyük sayıdır. Üst mercekciklerin alttakilerden daha büyük olduğunu bilecek olursak, hayretimiz daha bir artacaktır. Ancak bizim bu hayretimiz, erkek arının görevinin gözün böyle bir derecede hassas olmasını gerektirdiğini bilmemiz halinde ortadan kalkar. Bildiğimiz gibi onun biricik görevi ilkahtır. Bu bakımdan erkek arı, kraliçe arıyı uçtuğu vakit nereye giderse gitsin, takip edebilecek güçte iki göze sahip kılınmıştır.

Arı öyle bir şekilde uçar ki, aniden uçuş istikametini değiştirebilir. Hatta uçuş istikametini önden arkaya doğru ansızın değiştirmek imkânına bile sahiptir.

Hacmin küçüklüğüne, cismin zayıflığına, şeffaf kanatlarının inceliğine rağmen, nisbeten üstün bir hız ile uçabilmektedir. O kadar ki bazen saatte otuz km. hıza bile ulaşmaktadır ki; bu kanatlarının küçüklüğü ve sınırlı gücü ile kıyas edilecek olursa, oldukça büyük bir hız olduğu ortaya çıkar.

İlâhi Kudret arının kanatlarına, hızlı uçma esnasında bir tek saniyede dörtyüz defa tekrarlanabilmesi hayret verici bir hadisedir.

Bal, hem lezzetli ve besleyici bir besin kaynağıdır, hem de tıbbî yönden çok yararlıdır. Bal birçok hastalığın tedavisinde kullanılır.

Şöyle ki:

Balın kanın rengini almasında büyük ve etkin bir rolü vardır. Kan dolaşımını düzenler, gerginliği (stresi) atar.

Zehirlenmelere karşı önleyici bir ilaçtır.

Yaraların kapanmasını çabuklaştırır.

Akciğer, karaciğer, kalp, mide ve bağırsak hastalıklarının tedavisinde en şifalı bir ilâçtır.

Deri hastalıklarına, kaşıntıya çok iyi gelir.

İdrar yapmayı kolaşlaştırır, uykusuzluk ve sinir sistemi rahatsızlıkları için şifadır.

Devamlı olarak arılar arasında çalışan ve arı besleyenler arasında kanser hastalığına rastlanmadığı tesbit edilmiştir.

Hamilelik döneminde kadınlara büyük ölçüde yardımcıdır.

İhtiyarlığa karşı direnç sağlar, bedene güç verir.

Sindirim sisteminin kolaylıkla boşalmasını sağlar.

Muhterem müellifimiz Ömer Öngüt “Kalplerin Anahtarı Sözler ve Notlar” adlı eserinin 9. cildinin 387-388. sayfalarında “Şifa Deposu Bal” başlığı altında aşağıdaki bilgileri vermektedir:

Allah-u Teâlâ balı Kur’an-ı kerim’inde şifa verici bir gıda olarak zikretmekte ve Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:

“Karınlarından insanlara şifa olan çeşitli renklerde bal çıkar.” (Nahl: 69)

Rabb’inin emri ve hükmüyle insanlara şifâ olsun diye çeşitli renklerde bal çıkarmasını emretti. O da beşeriyete hizmet için bunca zahmetlere katlanıp Allah-u Teâlâ’nın emrine itaat etmekte, balını yapmaktadır. Pek azını yer, çoğunu beşeriyetin hizmetine bırakır.

“İyice düşünen bir millet için bunda ibret vardır.” (Nahl: 69)

Ve fakat gözü kör olan, ruhu ölen bir kimse bu ilâhi hükmü değil, kendisini bile tanıyamıyor. İlâhi hüküm ve sanatını göremediği gibi kendisini dahi göremiyor, üstelik en güzel yaratıcıya hasım kesiliyor.

Balda B1, B2, B3, B5, B6 ve C vitaminleri vardır. En fazla bulunan mineraller, kalsiyum ve fosfordur. Bunlardan başka, potasyum, kükürt, sodyum klorür ve mağnezyum vardır. Ayrıca bakır, iyot, demir, manganez ve çinko da yeter miktarda balda mevcuttur.

Yüzde yetmişi doğrudan kana geçen, şekeri ve alındığı bitki çeşitlerine göre de şifalı tesiri vardır. Ayrıca balın içerisinde az miktarda, her çeşit mikrobun üremesini önleyen maddeler vardır. Bu maddeler sayesinde bal yıllarca bozulmadan kalır. Bu hassaları sebebiyle iç ve dış yaraların tedavisinde çok fayda verir.

Bal her türlü maddeyi ihtiva ettiği için vücudun vakitsiz ihtiyarlamasını önler.

Sinir bozukluluğu sebebiyle uyku uyuyamayanların sinirlerini teskin eder.

Bal; yaralı kısımları hem dezenfekte eder, mikroplarından temizler ve hem de oradaki hücrelere canlılık vererek yaranın çabuk iyileşmesini sağlar.

Mide ülserine bal fayda verir. Hem midenin asit ifrazını normale sokar, hem de yarayı çabuk kapatır.

Balın şekerinin mühim bir kısmı şeker hastaları için faydalıdır. İnsüline ihtiyaç kalmadan vücutta depo edilir ve sarfedilir. Şekerliler günde bir tatlı kaşığı petekli bal yerlerse çok fayda görürler.

Bal; damarları genişletir, yüksek tansiyonu düşürür, kalbi kuvvetlendirir ve çarpıntıları giderir. Kalbin her tarafının bol kanla beslenmesini sağlar, kalp yetmezliğini giderir. Romatizma ve siyatikte de faydalıdır.

Karaciğerin en iyi dostudur, onun kendi kendini tamirini sağlar. Bronşit, gastrit, romatizma, mide ve oniki parmak bağırsağı ülseri, deri hastalıkları, kansızlık gibi bir çok hastalıklara şifadır.

Bal, hamur ve ağır yemeklerin de kolay hazmedilmesini sağlar.

Bal tedavisi 1-2 ay sürmeli, daha uzun devam etmesi hiç bir zarar vermez. Önce az balla başlamalı, zamanla artırmalıdır.

Şeker düşmesinden dolayı komaya giren şeker hastalarına veya mantardan zehirlenenlere 1 yemek kaşığı bal 1 bardak ılık suda eritilerek içirilir.

Balın içinde hangi çiçeğin poleni ve miktarı fazla ise, bal o bitkinin vasıflarını verir.

Meselâ:

Kestane balı, kan dolaşımını düzenler.

Lahana balı, akciğerleri bronşları temizler.

Kekik balı antiseptiktir, insana zindelik ve tazelik verir. Mideyi uyarır, hazmı artırır, sinir zafiyetini geçirir.

Ihlamur balı sinirleri teskin eder, kanı durultur, damar sertliğini önler, kalp çarpıntısını giderir, baş ağrısını geçirir.

Çam balı, Astım ve öksürük gibi bronş hastalıkları için çok faydalıdır.

Lavantin balı akciğer için antiseptiktir. Astım, öksürük ve gripte çok fayda verir.

Okaliptus balı nefes yollarını ve idrar yollarını dezenfekte eder.