Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - Çocuk Ve Hırsızlık - Ömer Öngüt
Çocuk Ve Hırsızlık
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Ekim 2001

 

Çocuk Ve Hırsızlık

 

Hırsızlık çok kötü bir huy, şiddetle cezalandırılan bir suçtur.

Çocuklarımızın bu kötü huya alışmaması için onların eşyalarını ve oyuncaklarını takip etmeli, kendilerine ait olmayan bir şey gördüğümüzde zamanında yaşına en uygun tepkiyi vermelidir.

Haram ve helal küçük yaşta onların anlayacağı bir dilde öğretilmelidir.

“Ebu Hureyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir gün Mescid-i nebevî’de kucağına torunu Hazret-i Hasan -radiyallahu anh-i almış, zekât olarak toplanan hurmaların dağıtılmasını kontrol ediyordu. Hazret-i Hasan -radiyallahu anh- oradan bir hurma alıp ağzına atıverdi.

Bunu gören Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Kaka kaka! At onu! Bizim sadaka edilen şeyleri yemediğimizi bilmiyor musun?” buyurdu ve onun ağzından hurmayı alıp attı. (Buhârî-Müslim)

Bu Hadis-i şerif Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin, torununu nasıl terbiye ettiğini, bilmediği bir hususu ona nasıl öğrettiğini gösteriyor.

Hiç şüphesiz ki terbiye ve din eğitimi küçük yaşlarda başlar. Zira ağaç yaşken eğilir ve istenilen şekli alır. Aradan yıllar geçince onu eğmek imkânsızlaşır. Çocuğun körpe zihnine yapılan bir telkin, taşa yazılan yazı gibi kalıcı olur, kolay kolay silinmez.

Her şeyden önce çocuğa anlayacağı bir dille hitap etmelidir. “Kaka kaka! diye onu uyarması, bu gerçeği göstermektedir.

“Onu yeme!” demekle kalmayıp, sadaka hurmasının neden yenmeyeceğini açıklaması, terbiyenin bir başka mühim yönüdür. Zira çocuk bir şeyin kendisine neden yasaklandığını merak eder. Yasağın sebebi anlatılınca gönlü yatışır.

Hatanın görüldüğü yerde, uygun bir şekilde düzeltilmesi de çocuk terbiyesindeki esaslardan birisidir. Böylece büluğa ermeden önce o meseleyi öğrenmiş olur.” (Ömer Öngüt, Çocuğun İlâhi Ahkâm Mucibince Terbiyesi ve Yetiştirilmesi, sh: 181)

Çocukların iki yaşına kadar sahiplik duyguları yoktur. O yaştaki çocukların “senin, benim, onun” kavramları yoktur, her şey onundur. Giderek kendisinin olanla olmayanı ayırtetmeye başlar, ama bencil tutumu uzun süre değişmez. Üç-dört yaşındaki çocuk sormadan alınmayacağını bilir. Ama bazen alma isteğine karşı koyamaz. Gittiği yerlerden kendisine ait olmayan oyuncak veya benzer şeyler ile eve dönebilir. Gözlemlere göre bu tür aşırmalara beş ila sekiz yaşları arasında daha sık rastlanır.

İlkokulun ilk yıllarında çocukların birbirinin renkli kalemlerinde, silgilerinde gözleri kalır. Bunları izinsiz alıp eve getiren çocuk “buldum”, “Kendi param ile aldım”, “ödünç aldım” gibi yalanlarla ailesini atlatmaya çalışabilir. Okul çağlarında yinelenen çalmalar üzerinde daha önemle durulmalıdır. Cezalandırmaya rağmen çalmaya devam eden çocukların önemli bir ruhsal sorunu olabilir.

Çalma karşısında anne-babaların tepkileri çok çeşitlidir. Kimisi telaşa kapılıp, çocuğunu azarlar, kimisi döver, kimisi polisle korkutur.

Anne-babalar bu tür bir durum karşısında ne denli güç de olsa soğukkanlı davranmalıdır. Ağır suçlamalar, evden atmalar, acımasız dayaklar sorunu ancak kötüye götürür. Yediği dayak ve gördüğü sevgisiz tutum, ondaki sevilmediği inancını doğrulayabilir, yediği dayakla cezasını çekip ödeştiğini sanan çocuk yeni bir çalmaya yönelebilir. Umduğundan daha az ceza görmek ya da hiç görmemek çocuğu hem şaşırtır, hem de sevindirir.

Tutulacak en doğru yol nedir?

Özellikle küçük yaşlarda çocukların eşyaları çok iyi takip edilmeli, kendisine ait olmayan bir şeyi aldığı tesbit edildiğinde hemen en uygun müdahale yapılmalıdır.

Çocuğu korkutacak sözler yerine hırsızlığın çok kötü bir şey olduğu izah edilerek, aldığı şeyi sahibine geri vermesi sağlanmalıdır. Çocuk hem bu tür hareketlerde kazançlı çıkamayacağını anlamış olur, hem eşyasını aldığı kimseye karşı yaşayacağı mahcubiyet dayaktan daha büyük tesirler icra eder.

Bunlar yapılırken hırsızlığın günah ve ne kadar çirkin bir iş olduğu kadar tövbe de çocuklarımıza öğretilmelidir. Hazret-i Allah’ın ne kadar merhametli olduğunu, günahlarından tövbe edenleri af ve mağfiret ettiğini bilmek nasıl ki her insana bir teselli kaynağı oluyorsa, çocuklarımız için de durum böyledir.

Kötülüklerden ve günahlardan uzak olan çocuklara sahip olmak ümidiyle.


  Önceki Sonraki