Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 95.SAYI - Ömer Öngüt
95.SAYI, Ağustos 2001
Hakikat 95. Sayı

Bismillahirrahmanirrahim

"Varlığının başlangıcı ve sonu olmayan, zâtında ve sıfâtlarında eşi benzeri bulunmayan; kâinâtın Hâlik'ı, âlemlerin Rabbi, dilek makamının en yücesi, ümit makamının en keremlisi, merhametlilerin en merhametlisi olan Allah-u zül-celâl vel-kemâl Hazretleri'ne; O'nun sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez-tükenmez hamd-ü senâlar olsun.

Bütün kâinat zât-ı Ahmedî'si ve nûr-i Muhammedî'si şerefine yaratılan, Allah-u Teâlâ'nın yüce Resul'ü ve biricik Habib'i, Rubûbiyet esrarının emini, ahlâk-ı hamide'nin ve eşsiz faziletlerin menbaı, dünyâ ve ahirette en büyük rehberimiz, en güzel nümunemiz, Peygamberimiz Efendimiz'e, onun diğer peygamber kardeşlerine, hepsinin Âl ve Ashab-ı kiram'ına, etbâına, ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olup izinden gidenlere; sonsuzların sonsuzuna kadar salât-ü selâmlar olsun."

 

Muhterem Okuyucularımız;

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin tebliğ vazifesini yaptığı ilk yıllarda Mekke-i mükerreme ve çevresindeki müşriklere “Göklerin ve yerin yaratıcısı kimdir?” diye sorulduğunda “Allah!” derlerdi. Buna rağmen Allah-u Teâlâ’dan istenecek şeyleri putlardan, yıldızlardan ve bazı canlı yaratıklardan isterlerdi. Bunun içindir ki onlara hem putperest, hem de müşrik denilmiştir.

Nitekim Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:

“Andolsun ki onlara ‘Gökleri ve yeri kim yarattı?’ diye sorsan, elbette: ‘Onları güçlü olan ve her şeyi bilen Allah yarattı.’ derler.” (Zuhruf: 9)

Bunu itiraf ettikleri halde, cehalet ve beyinsizlikleri yüzünden, O’nunla birlikte başkasına ibadet ettiler.

“De ki: Siz onu bırakıp da kendilerine bir fayda ve zararı olmayan dostlar mı edindiniz?” (Ra’d: 16)

Size fayda vermek şöyle dursun, onlar kendi kendilerine de fayda ve zarar veremezler.

Ancak ve ancak, âlemlerin Rabbi olan Allah izin verir, takdir ederse fayda hasıl olur ve zarar önlenir.

Nasıl ki putlar kendi kendilerine tesir etmek gücünden mahrum ve yoksun iseler, Azamet-i ilâhî karşısında bütün varlıklar aynı durumdadırlar.

“Andolsun ki onlara: ‘Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ay’ı musahhar kılan kimdir?’ diye sorsan, ‘Allah’tır!’ derler.

O halde nasıl çevrilip döndürülüyorlar?” (Ankebût: 61)

Her şeyin yaratıcısı olduğunu ister istemez kabul ederlerken, ulûhiyete gelince nasıl O’ndan dönüp şirke sapıyorlar?

“Andolsun ki onlara: ‘Gökten su indirip de onunla ölümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?’ diye sorsan, şüphesiz ki: ‘Allah!’ diyecekler.

De ki: ‘Hamd Allah’a mahsustur.’ Onların çoğu aklını kullanmazlar.” (Ankebût: 63)

Zira Allah-u Teâlâ’nın, yaratan ve rızık veren olduğunu söylüyorlar da, başkasına ibadet ediyorlar.

“De ki: Hiç körle gören bir olur mu? Yahut karanlık ile aydınlık bir midir?”(Ra’d: 16)

Burada körden maksat, kalp gözü kör olan kâfirdir. Görenden maksat; Hakk ile hakikatı görüp kabul eden, Allah-u Teâlâ’nın ulûhiyetini tasdik eden muvahhid mümindir.

Yoktan var eden, nimetlerle donatan, her yarattığı şeyde hassalar koyan ve kâinatı insanlara musahhar kılan Zât-ı kibriyâ Hazret-i Allah’tır.

Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:

“Göklerde olanları, yerde olanları hepsini size musahhar kılmıştır.” (Câsiye: 13)

Bütün bu varlıklar Allah-u Teâlâ tarafından yaratılmış ve insanların faydalanmaları gayesi ve hikmeti ile hizmetlerine verilmiştir.

Mülkünde bulunduruyor, en güzel nimetlerle merzuk ediyor.

Diğer bir Âyet-i kerime’sinde ise şöyle buyuruyor:

“Yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yaratan O’dur.” (Bakara: 29)

Bütün bunları insanı yaratmak ve yarattıktan sonra da mesut yaşatmak için yarattı. Hepsini insanlara itaatli ve çekici kıldı.

Allah-u Teâlâ’nın yeryüzünde kudretinin yüceliğini gösteren bitki örtüsü apaçık bir mucizedir ve bu mucize her an yeryüzünde tekrarlanıp durmaktadır.

“O her an yeni bir iştedir.” (Rahmân: 29) Âyet-i kerime’si an be an tecelli etmektedir. O her an yeni bir yaratma halindedir.

Allah-u Teâlâ varlığına, kudret ve hikmetine şehâdet edip duran bir kısım eserlerini ve beşeriyet hakkındaki nimet ve ihsanlarını En’âm sûre-i şerif’inin 99. Âyet-i kerime’sinde intibah nazarlarına arzetmektedir:

“O gökten suyu indirdik. İşte biz bitip yetişen her bitkiyi onunla yetiştirdik.” (En’âm: 99)

Bulutlardan yağmuru indiren ve onunla her türlü hububâtı, meyve ve sebzeleri, ağaçları ve otları çıkaran O’dur. Hiçbir şey plânsız, programsız, kendiliğinden varolmayacağı apaçık bir gerçektir.

Allah'a emanet olunuz.

Bâki esselamü aleyküm ve rahmetullah...


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - Allah-u Teâlâ'nın Kudret Ve Azâmeti Sonsuz Ve Sınırsızdır - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
Allah-u Teâlâ'nın Kudret Ve Azâmeti Sonsuz Ve Sınırsızdır