Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KISAS-I ENBİYA Aleyhimüsselâm - Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm (1) - Ömer Öngüt
Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm (1)
KISAS-I ENBİYA Aleyhimüsselâm
Dizi Yazı - Kısas-ı Enbiya
1 Ocak 2001

 

KISAS-I ENBİYA Aleyhimüsselâm

Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm (1)

 

Veraset:

Davut Aleyhisselâm vefat edince oğlu Süleyman Aleyhisselâm peygamberlikte ve hükümdarlıkta ona vâris oldu.

Âyet-i kerime’de:

“Süleyman Dâvut’a vâris oldu.” buyuruluyor. (Neml: 16)

Davut Aleyhisselâm’ın halk üzerinde tam bir hakimiyeti vardı. Aynı hakimiyet Süleyman Aleyhisselâm zamanında devam etti. Yaşının küçük olmasına rağmen, çok yüksek bir hükmetme kabiliyeti vardı. Tedbir ve tedviri fevkalâde idi. Üstün bir akıl ve zekâya sahipti. Çocukluğunda bile onun hükümdarlığa ve peygamberliğe namzet olduğu anlaşılıyordu. Davut Aleyhisselâm önemli birçok işlerinde onunla istişarede bulunurdu.

Diğer bir Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“Dâvud’a da Süleyman’ı bahşettik. O ne güzel kul idi, daima Allah’a yönelirdi.” (Sad: 30)

Allah-u Teâlâ her ikisi için de dünya saâdetini âhiret selâmetini bahşetmişti.

Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:

“Andolsun ki biz Davut’a ve Süleyman’a ilim verdik.

Onlar ‘Bizi mümin kullarının çoğundan üstün kılan Allah’a hamdolsun.’ dediler.” (Neml: 15)

Dinin hükümlerini ve inceliklerini bilmeye, idarelerini üzerlerine aldıkları halkın işlerini düzenlemeye dair ilme ve marifete nail olmuşlardı. Kendilerine verilen bu ilmin belirtisi olarak da, eriştikleri lütuf ve faziletin Allah-u Teâlâ tarafından verildiğini söylediler. Bunun içindir ki, hakimiyetin yalnızca O’nun şânı olduğunu itiraf edip, öylece hareket ederek nimetlerin şükrünü yerine getirmeye çaba gösterdiler.

Kavuşulan bir nimetin karşılığında hamd ve senâda bulunmak, o nimet gibi ayrıca bir nimettir.

 

Nübüvvet:

Uzunca boylu, beyaz tenli ve nur yüzlü bir zat olan Süleyman Aleyhisselâm’ın ism-i âlileri Kuran-ı kerim’de Bakara, En’am, Nisâ, Enbiyâ, Neml, Sebe ve Sad Sure-i şerif’lerinde olmak üzere onaltı Âyet-i kerime’de geçmektedir. İsrailoğulları peygamberlerindendir.

Allah-u Teâlâ Süleyman Aleyhisselâm’ın aldığı vahiy ve nübüvveti hususunda Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurur:

“Biz İbrahim’e, İsmâil’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsâ’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a, Süleyman’a vahyettik.” (Nisâ: 163)

Diğer bir Âyet-i kerime’de ise şöyle buyuruluyor:

“Daha önce de Nuh’u ve onun neslinden Davut’u ve Süleyman’ı hidayete kavuşturmuştuk.” (En’am: 84)

Allah-u Teâlâ tarafından bu vazife kendisine verilince halkın ileri gelenlerini ve ilim sahiplerini topladı. Rabbinin kendisine ihsan ve ikramda bulunduğu büyük nimetleri dile getirerek şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.” (Neml: 16)

Mazhar olduğu nimetleri izhar etmekle, bütün bunların ilâhî bir mevhibe olduğunu belirtti, insanları Allah-u Teâlâ’nın dinine uymaya çağırdı.


  Önceki Sonraki