Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla...
Hamd, veli kullarının kalplerini varlık için birer iksir kılan, onların hidayetine tâbi olmayı yükseklik semâsına çıkmak için merdiven eyleyen Allah’a mahsustur. Salât-ü selâm kendisine tahsis edilen Resulullah Efendimiz’e, onun ehline, rükû ve secde ile kâim olan ashâbına olsun.
Bundan sonra derim ki, değerli mektubunuz, saygıdeğer, sevgili ve devletinize duâcı Emin Efendi kardeşimiz tarafından bize ulaştırıldı. Mektubunuz okuyanların gözlerini aydınlatacak ve zâtınıza iftiharla, teşekkürler arzettirecek tatlı hitablarla adeta bir gül bahçesini andırıyordu. Güzel bir bahçe ve ağaçlarından derlenen meyvalar. Unvanı hidayet olan güzel ihsanlarınızdan ve hoş merhametlerinizden bahsetmekteydi.
Müjdeler olsun ona, ne mutlu ona. Zira şu anda velâyet nurlarından nur almaya başladı. İnayet kaynaklarından feyz almaya yöneldi. Tazarru ve niyaz ellerimizi Melik ve Allâm olan zâtın huzurunda varlığınızın emniyet içinde olması, ihsan ve yakınlık mertebelerine devam edebilmeniz için kaldırdık. Üstün kemalâta kabiliyetli olan zâtınızdan iltifat ve teveccühünüzden mahrum bırakmamanızı dileriz. Halvette ve celvette bizleri hayır duadan unutmayasınız. Zira bu fakir kardeşiniz bir kenara atılmış, ağlayıp inleyerek: Ya Kuddüs, Ya Sübhan bize güç ver, ver ki nefse karşı cihad için zafer ve fetih müyesser olsun. Kalp, sır, hafâ, ahfâ ve ruh safası tahakkuk etsin. Muhammed, İbrahim, Musa, İsa ve Nuh -salevatüllahi ve selâmuhu Teâlâ aleyhi ve aleyhim ecma’in- hürmetine. Son duamız da “Âlemlerin Rabbine hamdolsun”dur.