Evvelce gönderdiğim mektubumda kullanmış olduğum ‘tenezzülen’ kelimesine aklınızın takılıp kaldığı ve bunun yorumunu yapabilmek için hayli güçlüklerle karşılaştığınızı açıklamıştınız. Lütfunuz var olsun.
Sizin de bildiğiniz gibi duâcınız gerek konuşma esnasında ve gerekse yazma sırasında kullandığı kelimelere imkân nisbetinde dikkat eder. Bir hakikate uygun düşmesine son derece ehemmiyet verir ve bunu tatbik ederim. “Tenezzülen” kelimesine gelince; duâcınız, kendimi kâinatın ve belki de zerrelerin herhangi biriyle ölçüp kıyaslamaya ve tartmaya kalktığımda o şeyin çok aşağısında kalıyorum. Günahsız zayıf bir karıncaya bile kendimi tercih edemiyorum. Lâkin Cenâb-ı Hakk değerli ihvânımı faydalandırmak için bu fakir kardeşinizi onlar nezdinde büyük gösteriyor. Bu ise O’nun kendi bileceğidir. Bu yüzden Cenâb-ı Allah’a hamdolsun. Aşıkları tesir altına almak için her türlü marifetlerden uzak olan Ney’de dahi birçok perdeler, nağmeler, güzel sesler yaratıyor, “O her şeye muktedirdir.” (Bakara: 20)
Mevlâm akıbetimizi ve işlerimizin sonunu hayr etsin. Her nefeste Cenâb-ı Hakk’a muhtaç olan nefsimizi kendimize büyük göstermesin, âmin. Cenâb-ı Peygamber Aleyhisselâm: “Allah’ım beni kendi gözümde küçük, insanların gözünde büyük kıl.” buyurmuştur.
Bâkî, es-selâmü aleyküm ve rahmetüllahi Teâlâ ve berekâtüh.