Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ - Rahman Sûre-i Şerif’inin Tefsiri (5) - Ömer Öngüt
Rahman Sûre-i Şerif’inin Tefsiri (5)
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ
Dizi Yazı - Tefsir
1 Kasım 2000

 

Rahman Sûre-i Şerif’inin Tefsiri (5)

 

Ashâb-ı Yemin İçin de İki Cennet:

Mukarrebler için tahsis edilen iki cennetten sonra Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde amel defterleri sağlarından verilen ve “Ashab-ı yemin” adı verilen müminler için de iki cennet olduğunu beyan buyurmaktadır:

“Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.” (Rahman: 62)

Allah-u Teâlâ o iki cenneti sonraki iki cennetten derece ve mertebe itibarıyla üstün kılmıştır. Hadis-i şerif’te geçtiği üzere mukarreblerin oradaki eşyaları altından olduğu gibi, bu iki cennette bulunanların eşyaları da gümüştendir.

Diğer bir Âyet-i kerime’de şöyle buyurulmaktadır:

“Bunlar Ashab-ı yemin (sağın adamları) içindir.” (Vâkıa: 38)

Daha önce geçen iki cennetin, bu iki cennetten daha şerefli olduğuna çeşitli yönlerden işaretler bulunmaktadır. Cennetlerin vasıfları karşılaştırıldığı zaman bu durum açıkça görülür.

“Öyleyken Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?” (Rahman: 63)

Bunları da inkâr etmek cehâlet ve nankörlük değil midir?

 

Yüce Vasıflar:

Allah-u Teâlâ Ashâb-ı yemin’e bahşedeceği iki cennetin vasıflarını da mütebâki Âyet-i kerime’lerde beyan buyurmaktadır.

O iki cennet:

“Koyu yeşildirler.” (Rahman: 64)

Yeşilliklerinin ileri derecede olmasından dolayı siyahı andırırlar. Bakanların gönüllerine ferahlık verirler. Yeşillik arttıkça siyaha çalar.

“Öyleyken Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?” (Rahman: 65)

Bütün bu cennetler birer nimettir, bunları inkâr etmek akıl kârı değildir.

“O ikisinde de durmadan fışkıran iki kaynak vardır.” (Rahman: 66)

Fışkırır, püskürür dururlar, hiç kesilmezler. Seyredenler mesrur olur.

Cennette her şey daima mamur ve ebedi olduğu için, oranın sefâsı dünyanın sefasına kıyas kabul etmez.

“Öyleyken Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?” (Rahman: 67)

Hayat menbaı olan bu çeşmeler de ilâhî nimetlerdendir. Bunlar da elbette inkâr edilemez.

“İçlerinde çeşitli meyveler, hurmalıklar ve nar ağaçları vardır.” (Rahman: 68)

Hurma ve nar da meyve olduğu halde, “Çeşitli meyveler”den sonra ayrıca zikredilmiştir. Bu ise diğer meyvelerden daha üstün olduğunu göstermektedir.

Mukarreblerin iki cennetinde ise, her çeşit meyveden çift çift olduğu anlatılmaktadır.

“Öyleyken Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?” (Rahman: 69)

Bütün bunlar atiyye-i Sübhâniye’dir, bunları da inkâra hiç kimsenin salâhiyeti yoktur.

“İçlerinde güzel huylu güzel yüzlü kadınlar vardır.” (Rahman: 70)

Onlarda kin, haset, kıskançlık gibi kötü huylardan hiçbiri yoktur. Aynı zamanda eşlerinin memnun olacağı güzellikteki simalara sahip olacaklardır.

Enes -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Cennet ehlinden bir kadın, yeryüzündeki insanlara görünecek olsa, dünya ve içindekileri, yerle gök arasını aydınlatır, yerle gök arasını güzel koku ile doldururdu.

Onun başörtüsü dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.” (Tirmizi: 2525)

Mukarreblerin iki cennetinde ise kadınlar yakut ve mercana benzetilmiştir. Çünkü her güzel, yakut ve mercan kadar güzel değildir.

“Öyleyken Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?” (Rahman: 71)

Bunları inkâr edenler kendi cehâletlerini teşhir etmiş olurlar.

“Çadırlar içinde örtülü (gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş) huriler vardır.” (Rahman: 72)

Meyil ve muhabbetleri, kime bağışlanmışlarsa sadece onlaradır.

Cennet her ne kadar sorumluluk yeri değilse de, onlar mahremleri dışında kimseye gözükmezler. Çünkü gizli şeyler kabilindendir.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

“Bir mümin için cennette içi boş bir tek inciden altmış mil uzunluğunda bir çadır vardır. Mümin için orada âileler vardır. Onları dolaşır, fakat onlar birbirini görmezler.” (Müslim: 2838)

Hurilerin güzellikleri yanında huyları da güzeldir. İffet ve hayâ numunesidirler.

“Öyleyken Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?” (Rahman: 73)

Elbette ki bunları inkâr etmek akıl kârı değil, sapıklığın tâ kendisidir.

“Bunlara onlardan önce ne bir insan ne de bir cin dokunmamıştır.” (Rahman: 74)

İffet ve temizlik hususunda buradaki hurilerle o iki cennetteki huriler birbirine benzemektedirler.

“Öyleyken Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?” (Rahman: 75)

Bu kadar ulvî nimetlerden hangi birisi inkâra cür’et edilebilir?

“Yeşil yastıklara ve harikulade işlemeli yataklara yaslanırlar.” (Rahman: 76)

Şüphesiz ki bütün bu nimetler, burada belirtilen vasıflardan çok daha üstün ve yücedirler.

Bunların yeşil olmalarının sebebi, yeşilin gözleri ve ruhu dinlendirici bir özellikte olmasındandır.

“Öyleyken Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?” (Rahman: 77)

Bütün bu nâmütenâhî nimetler birer ihsân-ı ilâhîdirler. Müminler bu nimetlere nâil olacaklardır. Bunları inkâr edenler ise imansızlıklarının cezâsına kavuşacaklar, bu nimetlerden ebediyyen mahrum kalacaklardır.

“Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir!” (Rahman: 78)

Her türlü büyüklüğün ve her türlü fazl-u keremin sahibi O’dur.

Azamet, ululuk, yücelik, kibriyâ... gibi büyüklük nişânesi olan ne kadar kemâlât varsa hepsi O’na mahsustur. Her türlü övgü ve tâzim ancak O’na yaraşır.

Mahlukat üzerindeki sayıya gelmeyen, ölçüye sığmayan nimetler ancak O’nun ikramı, O’nun ihsanıdır.

Allah-u Teâlâ isyan edilmeye değil, ululanmaya; ikram sahibi kabul edilerek ibadet edilmeye; inkâr edilmeye değil, şükredilmeye; unutulmaya değil zikredilmeye lâyıktır.

Allah-u Teâlâ Zât-ı akdes’ini celâl ve ikram sıfatları ile vasıflandırmıştır.

Sevban -radiyallahu anh- der ki:

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- namazdan çıktığı zaman üç defa istiğfar eder ve şöyle buyururdu:

“Ey Allah’ım! Sen Selâm’sın, selâmet de senden gelir. Sen mübareksin ey celâl ve ikram sahibi!” (Müslim)

Rahman sûre-i şerif’i, Kur’an-ı kerim’i öğreten Rahman ismiyle başlamış, “Celâl” ve “İkram” sahibi Allah’ın isminin çok mübarek olduğu belirtilerek sona ermiştir.


  Önceki Sonraki