Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
SİLSİLE-İ SÂDÂT - Şeyh Muhammed Es’ad Erbilî (Kuddise Sırruh) -29- - Ömer Öngüt
Şeyh Muhammed Es’ad Erbilî (Kuddise Sırruh) -29-
SİLSİLE-İ SÂDÂT
Dizi Yazı - Silsile-i Sâdat
1 Ağustos 2000

 

Silsile-i Sâdât -33-

ŞEYH MUHAMMED ES’AD ERBİLÎ
(Kuddise Sırruh) -29-

 

Şiir Sofrasından Seçmeler:

Gönül nûr-i cemâlinden habîbim bir ziyâ ister
Gözüm hâk-i rehinden ey tabîbim tûtiyâ ister

Safâ-yı sineme zulmet veren jeng-i günâhımdır
Aman ey kân-ı ihsân zulmet-i kalbim cilâ ister

Yetiş imdâda ey Şâh-ı Risâlet Rûz-i mahşerde
Ki derd-i bî-devâ-yı ma'siyet senden şifâ ister

Ne âb-ı dîdeden râhat ne âh-ı sîneden imdâd
Benim bâr-ı günâhım lutf-i şâh-i enbiyâ ister

Sarıldım dâmen-i ihsânına ey şâfi-i ümmet
Dahîlek yâ Muhammed hasta cânım bir devâ ister

Gül-i ruhsârına meftûn olanlar şübhesiz sensiz
Ne mülk ü mâl ü câh ister ne de zevk u safâ ister

Nola bir kerre şâd olsun cemâl-i bâ-kemâlinle
Ki kemter bendeniz Es'ad sana olmak fedâ ister

Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün

1. Ey sevgilim, gönül senin güzelliğinin nurundan bir ışık ister. Ey tabibim, gözüm senin yolunun toprağından sürme ister.

Hazret-i Peygamber "Habibullah" yani Allahın sevgilisidir, mânevi hastalıkların da doktorudur. Göze sürme çekilince görüş artar. Es'ad Efendi Hazretleri de "Ya Resulallah! Senin bastığın toprağı gözüme sürme yapayım da bakışlarım keskin olsun" diyor.

Hiç kimse, hiç bir nimete, rahmet ve merhamete nâil olamaz. Olursa ancak o Nur'a tâbi olmakla olur. İster dünya ister ahiret, ister zâhir, ister bâtın...

2. Gönlümün nurunu karartan günahımın kiridir. Aman, ey cömertliğin kaynağı, kararmış kalbim senden cila ister.

Gönül Allah'ın tecelligâhıdır. Bu sebeple ayna gibidir. Ancak ayna cilâlı olmalı, yani temiz ve saf olmalı ki orada akis görünsün. Peygamberler, insanların gönüllerini temizler, cilâlar onu Allah'a layık hâle getirirler. Gönül karanlığının giderilmesi hususunda Beyazid-i Bestami Hazretleri'nin şu tavsiyesi rivâyet edilir: "Tevbe kökünü istiğfar yaprağı ile karıştırıp, gönül havanına koymalı, tevhid tokmağı ile dövüp insaf eleğinden eleyerek gözyaşı ile hamur etmeli, aşk ateşinde pişirip içine muhabbet-i Muhammediye balından katarak kanaat kaşığı ile gece gündüz yemeli."

3. Ey peygamberler Şahı! Mahşer gününde imdada yetiş zira günahın deva bulunmaz derdi senden şifa ister.

Onun âlemlere rahmet oluşu sebebiyledir ki; ümmeti cehennemde ebedî kalıp azap görmekten kurtulacaktır, hasapları bütün ümmetlerden önce görülecek, işledikleri kabahatlere ve diğer hallere diğer peygamberler ve ümmetleri vâkıf olamayacaklardır. Alacakları mükâfatları kat kat olacak cennette nimetlerin en büyüğü olarak Cemâlullah'ı müşâhede edeceklerdir.

4. Beni ne gözyaşlarım rahata ulaştırabilir ne de içimden yükselen ahlar kurtarabilir. Günahımın yükü Peygamberler Şahının lutfunu ister.

5. Ey Ümmetin Şefaatçisi! Cömertlik eteğine sarıldım. Ya Hz. Muhammed sana sığınıyorum, hasta canım deva istiyor, kabul et, imdadıma yetiş.

Kimde onun muhabbeti varsa onda hayat vardır. Kim ki ona tâbi olursa dünya ve ahiret azabından emin olur.

6. Yanağının gülüne aşık olanlar şüphesiz sensiz olan mülkü, malı mevkiyi, zevk ve sefayı da istemezler.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-e tâbi olmak, yolunda bulunmak, onu malından da hatta canından da fazla sevmek; hem Allah sevgisinin delili ve tezahürü, hem de Allah tarafından sevilmenin sebebidir.

Muhammed'den muhabbet oldu hâsıl,
Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl?

7. Eşsiz güzelliğinle bir kere mutlu olsa ne çıkar, zavallı köleniz Es'ad sana feda olmak ister.

Eylemez Mecnun gibi Leylâyı hülyâ gönlümüz
Ol Zelîhâ-yı zamâne düştü şeydâ gönlümüz

Yûsuf-ı hüsnünle sermest olduğum günden beri
Oldu bir Mısr-ı muhabbet seng-i hârâ gönlümüz

Dâne-i hâlin metâf-ı ehl-i aşk olmuş gibi
Eylemiş her kûşesinde nakş u imlâ gönlümüz

Çehre-i gül-pâşin itdikçe tahayyül sînede
Şimdi olmuş adeta bir bag-i rânâ gönlümüz

Mushaf-i hâl ü hatundan feyz-yâb olmak içün
Eylemiş tertîb-i sugrâ ile kübrâ gönlümüz

Itme vâiz nâr-i dûzehden hikâyet dinlemem
Olduğıyçün mazhar-ı esrâr-ı esmâ gönlümüz

Mest-i câm-ı bezm-i vahdet germ-ser Es'ad gibi
Zümre-i rindâne girmiş bâde-peymâ gönlümüz

Fâilâtün / Fâilatün / Fâilatün / Fâilün

1. Bizim gönlümüz Mecnun gibi Leyla'ya kavuşmayı hayal etmez. O çılgın gönlümüz bu devrin Zeliha'sına tutkundur.

2. Yusuf'a benzer güzelliğinle sarhoş olduğumuz günden beri, taş gibi katı gönlümüz yumuşadı, bir sevgi ülkesine döndü.

Bu beyitte Mısır ve Yusuf kelimeleriyle Hazret-i Yusuf kıssasına telmihte bulunuluyor. Mısır hem malum ülkenin adı, hem de "memleket" demektir.

Erbilî Hazretleri her güzel şeyin başlangıcının aşk olduğunu söylüyor.

3. Yüzündeki benin, âşıkların tavaf yeri olmuşa benziyor. Gönlümüz onun her köşesine bir nakış ve güzel yazı yazmış.

Kâbe'nin örtüsü siyahtır ve üzeri ayetlerle, nakışlarla süslüdür. Etrafı da müminlerce tavaf edilir. Sevgilinin yüzündeki siyah ben de hem rengi hem etrafında yazıya benzer ayva tüyleri, hem de âşıkları cezbetmesi, kendine çekmesiyle Kâbeye benzetiliyor.

4. Gönlümüz, senin güller saçan yüzünü hayal ede ede âdeta güzel bir gül bahçesine döndü.

5. Benlerin ve yüz hatlarının mushafından feyiz sahibi olmak için; gönlümüz suğra ve kübrâ tertib edip hüküm çıkardı.

Mantıkla mukayese yoluyla bir sonuca varırken kullanılan kıyas basamaklarına suğrâ ve kübrâ adı verilir. Buna göre:

Mushafın nokta ve çizgilerine bakmak feyiz verir. (Suğra)

Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-in yüzündeki ben ve hatlar mushafın nokta ve çizgileri gibidir. (Kübrâ)

Şu halde, Hazret-i Peygamberin ben ve hatlarına bakmak, mushafa bakmak gibi feyiz verir. (Hüküm)

Hazret-i Kur'an, Peygamber Efendimiz'in mübârek kalbine inzâl buyurulmuştur. Öyle olunca, kalb deryasından yüz aynasına Kur'an'ın in'ikası ve yüzünün mushaf misâli feyz kaynağı olması bedîhîdir.

6. Ey vaiz! Gönlümüz, Allah'ın isimlerinin sırlarına mazhar olmuştur. O halde sen bize cehennem ateşinden boş yere bahsedip durma, dinlemem.

Her şey, bu arada cehennem de Allah'ın isimlerinin tecellisi ile mevcuttur. Vaiz cehennemden bahsedip duruyor. Halbuki o isimlerin sırlarına mazhar olan aşığın gönlü daha bu âlemde Cenneti de, Cehennemi de nefsinde yaşamaktadır. Vaiz için çok sonra başlayacak bu hayatı âşık şimdiden yaşamaktadır.

7. Vahdet meclisinin kadehiyle sarhoş, başı kızgın Es'ad gibi aşkın şarabından içen gönlümüz rintler meclisine girmiştir.

Vahdet meclisinden maksat kâlu-belâ'da vaki olan "Elest" meclisidir. Âşık ruhların sarhoşluğu Allah ile bu ilk karşılaşmada başlamış ve hâlâ sürmektedir.


Sonraki