Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ - Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (74) - Ömer Öngüt
Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (74)
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ
Dizi Yazı - Tefsir
1 Ekim 2025

 

Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (74)

 

O'nun Boyası:

Cenâb-ı Hakk Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:

"Allah'ın boyası ile boyanın! Allah'ın boyasından daha güzel boyası olan kimdir?" (Bakara: 138)

Bu Âyet-i kerime İnsan-ı kâmil'e aittir.

Allah-u Teâlâ'nın ahkâmı ile ahkâmlanmış olduğu için, daha doğrusu Hazret-i Allah'ta yok olduğu için, o mânevi elbise kendisine giydirildiği için o boya ile boyanmış oluyor.

Allah-u Teâlâ'nın boyası ile boyananlar en güzel boyalanmıştır. O'nun haliyle hallenen, O'nun hükmünü benimseyenler, O'nun emri ile O'nun cihadına gidenler O'nun seçtiği kimselerdir.

Her şey O'nun boyası ile boyanmış, kendi boyası ile yaratmış. Gir o rahmetin içine. O'nda yok ol. Hâtemü'n-nebi ve Hâtemü'l-veli ile ol. Zâhiri âlemde değil mânevi âlemde, yani manen onlarla ol.

"Kur'an kendilerine ilim verilen insanların kalplerinde parıldayan apaşikâr âyetlerdir." (Ankebut: 49)

Çünkü Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'e Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in ahlâkı sorulduğunda:

"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-in ahlâkı Kur'an'dı." buyurdular. (Müslim)

Yani Kur'an-ı kerim'deki bütün hükümlerin tatbiki Resulullah Aleyhisselâm'ın yaşayışında görülmektedir. Bu bakımdan o, Hazret-i Kur'an'dır.

Cenâb-ı Hakk Âyet-i kerime'sinde:

"Ve sen hiç şüphesiz büyük bir ahlâka sahipsin." buyuruyor. (Kalem: 4)

Allah-u Teâlâ Habib-i Ekrem'ine bahşettiği yüceliği başka hiç kimseye vermemiştir. Geçmiş ve geleceklerin en üstün ahlâkını yalnız ona bahşettiğini ferman buyurmuştur. Onu başka bir tarifle anlatmak mümkün değildir. Başkalarının tam mânâsıyla anlayamayacakları güzelliklerle seçkin kılınmıştır.

Çünkü Allah-u Teâlâ onun ahlâkının en üstün bir ahlâk olduğunu bildirmiştir. Binaenaleyh onun emanetçisi, onun taşıyıcısı olduğu için bu isim ona da söylenir. Ona atfedilen ona da atfedilir. Dolayısıyla ona verilen ona da verilmiş olduğu için Kalem Sûre-i şerif'inin 4. Âyet-i kerime'sinin tecelliyatına mazhardır. Çünkü o onun vekilidir, onun hâtemidir. Allah-u Teâlâ'nın Hâtem-i nebi'ye verdiğinin aynısı ona intikal ettiği için aynı ismi o da taşıyor.

Niçin?

Hâtem olduğu için.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde:

"Beni Rabb'im terbiye etti, edebimi ne güzel eyledi." buyuruyor. (Câmiu's-Sağîr)

Yani bu iş O'nun terbiyesi ile mümkündür. Onu O terbiye ettiği için O'nun terbiyesine göre ahlâk husule gelir, onda o ahlâk zuhur eder. O'nun renginin boyanmasıyla mümkündür. Yani onu O boyuyor, o O'nun hâliyle yürüyor. Bundan ötürüdür ki böyle oluyor. O'nun terbiyesi ile terbiye görecek, boyasıyla boyanacak, ahlâkıyla ahlâklanacak, tabiatıyla tabiatlanacak da olacak. Yoksa lâf işi değildir...


  Önceki Sonraki