Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 385.SAYI - Ömer Öngüt
385.SAYI, Ekim 2025
Hakikat 385. Sayı

Bismillahirrahmanirrahim

"Allah-u zül-celâl vel-kemâl Hazretleri'ne; O'nun sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez-tükenmez hamd-ü senâlar olsun.

Peygamberimiz Efendimiz'e, diğer peygamber kardeşlerine, hepsinin Âl ve Ashâb-ı kiram'ına, etbâına, ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olup izinden gidenlere; sonsuzların sonsuzuna kadar salât-ü selâmlar olsun."

 

Muhterem Okuyucularımız;

Duâ namaz, oruç ve diğer ibadetler değerindedir. Hatta ibadetlerin özüdür. Duâda Allah-u Teâlâ ile kul arasında bir vasıta olmadığı için duâ kulluk makamlarının en önemlisidir.

Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah Aleyhisselâm Hadis-i şerif'lerinde:

"Allah-u Teâlâ'nın katında duâdan daha değerli bir şey yoktur." buyurmuşlardır. (Tirmizî - İbn-i Mâce)

Numan bin Beşir -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

"Duâ ibadetin kendisidir." buyurdular ve şu Âyet-i kerime'yi okudular:

"Rabb'iniz buyurdu ki: Bana duâ edin, duânıza icâbet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler, alçaltılmış olarak cehenneme gireceklerdir." (Mümin: 60

Görüldüğü üzere Âyet-i kerime'de "İstemek" emredilmiş olup, Allah-u Teâlâ'nın karşılık vermesi için kulun istemesi şart kılınmıştır. Hem öyle şart kılınmıştır ki, şartın yokluğundan, şarta bağlanan şeyin yokluğu gerekeceğinden terk edilmesine "Cehenneme gireceklerdir." diye tehdit getirilmiştir.

Duâ iki dudak arasındaki söz değildir. Duâ nedir?

Hazret-i Allah içinde olacak, O'nunla konuşacaksın, O'na iltica edeceksin. Acizliğini, hükümsüzlüğünü itiraf edeceksin. O'nu Rabb olarak kabul edeceksin.

Âyet-i kerime'de şöyle buyurulmaktadır:

"İsteklerinizi Allah'ın fazlından ve kereminden isteyin." (Nisâ: 32)

Çünkü O engin keremiyle talepsiz, sebepsiz ve karşılıksız olarak kullarına cömertçe ikramda bulunur, verince fazlasıyla verir. İstemeden de, sebeplere başvurmadan da verir. Kime ne kadar verdiğine bakmaz, rahmet hazinelerini önlerine serer. Kapısına gelenleri boş çevirmez, kendisine ilticâ edip sığınanları hususi himayesine alır, muhafaza eder. İsteyenler çoğaldıkça ikram ve ihsanı da artar, dolu dolu hazineleri vermekle tükenmez.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kıyamet alâmetlerinin arka arkaya zuhur edeceğini, o günlerde insanların nelerle karşılaşacağını bir bir haber vermişlerdir.

Görüldüğü üzere hadiseler günagün cereyan ediyor. Harpler oluyor, afatlar üst üste geliyor, her geçen gün bir öncekini aratıyor. Hülâsa; depremler, yangınlar, kuraklıklar, hastalıklar, kargaşalıklar birbiri ardına yaşanıyor.

Gün geçmiyor ki; gerek dünyada gerekse ülkemizde her gün yeni bir hadise olmasın, yeni bir afat yaşanmasın. Akla gelen gelmeyen her türlü felâketin zuhuru ve şiddeti günagün artıyor.

Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri de kıyamet alâmetlerinin ortaya çıktığı içinde bulunduğumuz bu âhir zaman dilimini; "Harp ve Harabiyat Devri" olarak tavsif buyurmuşlardı.

Peki, bize düşen nedir?

Dünyanın âhir son devrinde kıyamet senelerinde yaşıyoruz. Dünyaya meyledecek zaman değil! Bize düşen olmuş ve olacak hadiselerden ve bu felâketlerden ibret almaktır. Cenâb-ı Hakk'a yönelmek, O'na sığınmak, O'na dayanmak, O'na güvenmek, O'na teslim olmaktır.

Bize düşen imanımızı koruması için, afatlardan kurtarması için, âhir zamandaki fitnelere düşürmemesi için Hazret-i Allah'a gönülden yalvararak sığınmak, duâ ve niyazda bulunmaktır. Hazret-i Allah'a dönmek, yalvara yakara af ve merhametini dilenmektir.

Baki esselâmü aleyküm, ve rahmetullah...


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - Hakk'ın Kapısını Çalmak; Duâ ve Niyaz - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
Hakk'ın Kapısını Çalmak; Duâ ve Niyaz