Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
TASAVVUF'UN ASLI HAKİKAT VE MARİFETULLAH İNCİLERİ - İlim-İrfan Mektebi (5) - Ömer Öngüt
İlim-İrfan Mektebi (5)
TASAVVUF'UN ASLI HAKİKAT VE MARİFETULLAH İNCİLERİ
Dizi Yazı - Tasavvuf
1 Haziran 2025

 

TASAVVUF'UN ASLI
HAKİKAT VE MARİFETULLAH İNCİLERİ

İlim-İrfan Mektebi (5)

 

Sonsuz İlâhi Lütuf Yolu (2)

Nasipdar olan edebini tahsil eder, olmayan ne anlasın! Senelerce yolda çalıştı, edebi olmazsa boşuna çalışmış olur. Bu neye benzer, kayıt olmamış bir talebe okuyor. Kaydı olan nasibi varsa sınıfını geçer. İhvan, başıboş bulunmuş. Bir mektep gibi, bir askerlik gibi yolu öyle görüyor, onun için orada kalıyor.

Binaenaleyh yolun esası bize aittir, yoldan çıkanlar bize ait değildir. Sessiz, sedasız işleyişin altında mânevi gizli bir disiplin vardır.

Birçok kimse intisap eder, fakat sülûk yoluna geçtiği zaman dökülür dökülür kaç kişi kalır? Sadece fertler kalır.

Kim alındı, kim süzüldü?

Sen acizliğini, mücrimliğini, günahını, her şeyini itiraf etmedikçe, O'na boyun bükmedikçe nasıl süzülebilirsin?

Kimi almışlarsa, lütfu ile doldurmuşlarsa, varlığını boşaltmışlarsa mürid odur. Benlik yok! Bu yol Allah yoludur. Benliğin ne işi var burada.

İki günlük hayat, tatlı geçerse güzel olur. Bu tatlı hayat da huzur ile mümkün olur.

Huzur olması için; lokmaya dikkat edin, gece ibadetini arttırın, cihada devam edin.

Lüks olan yerde huzur bulunmaz. Hayatta sakın lükse kaçmayın.

Aranan huzurdur. Huzuru bulun, selâmete erin. İki kelime. Fakat huzur da Hazret-i Allah'tan gelir. Bugün huzur ne hacıda var, ne hocada var. Ya kimde var? Hazret-i Allah'a gönül verende var.

Bu nasıl olur? Sen samimi bir şekilde O'nun emirlerine riayet edersen, ibadetine devam edersen, O da sana ilk olarak huzur bahşeder. Huzurdan sonra huşu, maiyyet ve kurbiyyet var. Bunlar hep kendisine, Zât'ına çektiği kullara mahsustur.

Elde fırsat, dilde ruhsat var iken Hazret-i Allah'a samimi bir şekilde ubudiyet edelim. Bu hem tatlı bir huzur verir, hem de saadet-i ebediyyenin kazanılmasına vesile olur.

İnsan sabırlı olmalı, sükût etmeli, Hazret-i Allah'tan korkmalı ve mucibince amel etmelidir. Hepsi bu kadar.

İnsan, haksız yere eziyete uğrayıp sükût ederse bu onun derecesinin artmasına, eziyeti yapanın da helâkına vesile olur.

İnsanın ne kadar korkması lâzım. Fakat insan, korkmasını da bilmiyor, kişi nerede olduğunu da bilmiyor.

Şunu iyi bilin ki bu yol, Hazret-i Allah'ın ve Resulullah Aleyhisselâm'ın yoludur, gidenler oraya gidiyor.

Dışarısı yanıyor, herkes bir akıntıya kapılmış gidiyor, gönüller bomboş, Hakk'tan kopmuş... O yüzden kulun yapacağı; niyeti hâlisa olacak, ameli sâlih olacak, helâl lokma yiyecek, mahviyyeti tercih edecek. Kul bu dört şeye dikkat edecek.

Allah'ım bizi rızâsı mucibince, şükreden, fikreden, zikreden, sabırlı kullarından etsin de nankörlerden etmesin.

"Rabb'imizin bizi sâlihler zümresi arasına katmasını umarken, neden Allah'a ve bize gelen hakikate inanmayalım?" (Mâide: 84)


  Önceki Sonraki