"Cenâb-ı Hakk kendi ikram ve ihsanından olarak fakire mahviyet ve tevâzuyu sevdirmiştir.
Bizim tevazu kanatlarımız daima yerdedir. Herkes basar da geçer. Kendimizi herkesten küçük görürüz. Çocukla çocuk, yaşlı ile yaşlı, mütevazı olandan daha mütevazı, garip olandan daha garip olmak isteriz. Hülâsa kişinin halinden daima bir derece daha aşağı bir hale büründürmesini Cenâb-ı Hakk'tan dileriz. Herkese değer veririz."
•
"Mürşid, tevazu kanatlarını yerlere kadar serecek, herkes o kanatların üzerine rahatça basabilecek. Yolun temeli budur. Gaye hizmettir, lâf değildir, efendilik beylik değildir.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Bir topluluğun efendisi onlara hizmet edendir." (Câmiu's-Sağîr)
Yalnız bu noktada bir incelik var. Evet tevazu kanatları herkesin ayakları altındadır. Ne mutlu o insana ki o kanadın altına girer, ne bahtsız o insan ki üstüne çıkar!"
•
"Bizim tuttuğumuz yol, mahviyet üzerine, hiçlik üzerinedir. Ben hayatım boyunca halı üstünde yattım. Ta ki doktorlar zorlayıncaya kadar. Onun için bizim yolumuz, mahviyet, hiçlik yoludur. Varlık, benlik yolu değil!"
•
"Allah'ım hiçliğimi bileyim, azâmetini göreyim.
Çünkü hiçliğini bilemezsen, azâmetini göremezsin."
"Gerçek mutasavvıf, yani hakikat ehli kimdir? Bunu herkes kalben sorar, fakat cevabı verilmez. Bunun cevabını arzedelim:
Onlar Cenâb-ı Hakk'ı görür, kendisini görmez. Hazret-i Allah'ı bilir, kendisinin hiç olduğunu görür ve bilir. Hakiki mutasavvıf budur."
•
"Zahiri kumandan olduğu gibi mânevi kumandan da mevcuttur. Herkesin makam ve rütbesi bellidir, mânevi ehlinin rütbesi ise fenâdır, mahviyettir. Onun rütbe ve nişanı yoktur."
•
"İnsan O'nun ihsanıyla O'na tefahüre kalkıyor. "Ben şunu yapıyorum, ben bunu yapıyorum." diyor. İşte bu cehaletin en koyusu. Hâlbuki sen çık aradan kalsın Yaradan."
•
"Âleme makam olsun, rütbe olsun. Bize hiçlik olsun. Biz hiçliğimizi anlamadıkça Yaratan'ı bilemeyiz."
•
"Kâinattaki bütün mahlûklar iplik gibi dizilse biz en son ip olmak isteriz."
•
"Hakk'ı bilmiyor ki Hakk'tan bahsetsin! Nefsini biliyor, nefisten bahsediyor."
•
"Hiç ol ki O husule gelsin. O husule geldiği zaman murad ettiğini yapar."
•
"İnsan hiçbir zaman hiçbir şeyi kendisine isnad etmemeli. Çünkü O'nunla var. Bunu unutmayın!"
•
"İnsan evvelâ kendini ifnâ edecek ki; Var olan Hazret-i Allah ona lütfu ile tecelli etsin. Onu lütfuyla desteklesin. Onun işinin yardımcısı olsun. Yardımıyla yollarını açıversin. O yollarını açtı mı iş kendiliğinden gider."
•
"Kim Hazret-i Allah'ı beğenirse yok olur. Kim de nefis putuna dayanırsa nefis putu ile olur."
•
"Sen de bir yaprak olduğunu bilirsen, O'nda düşüp mahvolursan, O'nu bulursun."
•
"Hakikat ehli mahviyeti, kulluğu, ubudiyeti ister. Ama hiçbir dava istemez."
•
"Güzel olmak için, Güzel'i bulmak lâzım. Bunun için de fâni olmak, yok olmak, hiç olmak lâzım. Ki Güzel husule gelsin. O'nun güzelliği ile insan güzel olur. Yoksa insan kendi kendiliği ile hiçbir zaman güzel olamaz."
•
"İnsan, O'nun yürüttüğünü, O'nun getirdiğini, O'nun götürdüğünü hiç aklından çıkarmamalı. Ne zaman ki; "Ben yapıyorum! Ben geliyorum! Ben gidiyorum!" derse sağa sola vurmaya başlar."
•
"Cenâb-ı Hakk beşeriyete yük olmamaktan ve nefsini herkesten daha aşağı tutmaktan hoşlanıyor."
•
"Zahirde iken insan hep bildiğini söyler, hakikate geçince içeriye nüfuz eder, hiçbir şey bilmediğini itiraf eder. Marifetullaha geçmesi ile de hiçbir şey olmadığını bilir. Çünkü kurbiyete ve sıddıkiyete nail oldu. Zaten aslında var olan Hazret-i Allah'tır. Var'ı bulunca varlık ifnâ oldu, hiç olduğunu öğrendi, cehalette kalmadı."
•
"Bu yolda en büyük kimdir biliyor musunuz? En çok küçülmüş olan, en çok acizliğini idrak eden ve Allah'tan en çok korkan kimsedir."