Trump; Gazze, Ukrayna, Grönland, Kanada, Panama, NATO, "Para" vs. derken bütün dünyayı özellikle ABD-Avrupa eksenini hallaç pamuğu gibi attı.
Trump her ne kadar savaş çıkartmayan başkan olmakla övünse de icraatları ve söylemleri küresel silahlanma yarışını hızlandıran, askeri ittifakları derinden sarsan, ülkelerin yeni askerî ittifak arayışlarına girmesine yol açan sonuçlar doğuruyor. Bu durum özellikle Avrupa-Türkiye askeri işbirliği süreci açısından yeni fırsatlar doğurduğu kadar hatta belki daha fazla yeni riskleri barındırıyor.
Trump'ın en büyük birinci motivasyonu "Küreselciler"le olan savaşı. İkincisi "Amerikan milliyetçiliği" diye özetleyebileceğimiz, "Yeniden Büyük Amerika" diye sloganlaştırdığı amacı. Küreselcileri Amerika'nın kanını emen, parasını saçıp savuran, büyük Amerika'nın önündeki en büyük engel olarak görüyor.
Trump bu savaşını Amerika'nın içinde olduğu gibi dünyada ve özellikle Avrupa'da da hiçbir hesaba kitaba vurmadan bodoslama yürütmeye çalışıyor. Macron'u, İngiltere, Almanya gibi ülkelerin hükümetlerini, Küreselcilerin adamı olarak görüyor ve açıkça Avrupa'nın ve dünyanın diğer ülkelerinin küreselci karşıtı milliyetçi partilerini destekliyor.
NATO'nun Küreselcilerin etkisinde olduğunu düşünüyor, Ukrayna Savaşı'ndan Küreselcileri sorumlu tutuyor, Zelensky'i de onların adamı olarak görüyor. Hiçbir ahlak, kural tanımadan "Harcadığımız paranın karşılığını ver" diye Ukrayna'nın madenlerine çökmeye çalışmasının, Ukrayna'yı devre dışı bırakıp direkt Rusya ile görüşmesinin arka planında "Para" kadar bu da var.
LGBT, aşı kampanyaları, küresel kurumlar aleyhindeki keskin tavrında da bu kavgası var.
Trump bu savaşı ile dünyaya bir yönden iyilik yaparken diğer yönden kullandığı yöntem ve dil sebebiyle büyük harplere zemin hazırlıyor. Şöyle ki;
Cinsiyetsiz, dinsiz, devletsiz bir dünya kurmaya çalışan küresel şeytani akıl Trump'tan büyük bir darbe aldı. Trump suikast vs. yaşamaz, iktidarda kalırsa Küreselcilerin tekrar bellerini doğrultması çok zor olur. Çünkü Amerikan devletinin bu mücadelenin tarafı haline gelmesi başta Avrupa bütün dünyayı etkiler. Bu küresel şeytani aklın darbe yemesi insanlık ve dünya için iyi bir gelişme. Ancak çıkacak savaşlara da hazırlıklı olmak lâzım.
Binaenaleyh Allah-u Teâlâ dünyayı bunların hiçbirine bırakacak değil. Dinsizin hakkından imansız geliyor. Allah-u Teâlâ onu ona, onu ona derken hepsini temizliyor.
Diğer yandan Trump'ın dinci yahudilerle ittifak kurup İsrail'e sınırsız destek vermesi; teo-faşist bir zihniyet ve menfaatçi bir güdüyle bütün dünyayı itaat etmek için zorlayabileceğini düşünmesi dünya kazanını içten içe iyice kaynatıyor. Trump'ın Rusya'yı yanına çekip, Avrupa'yı hizaya getirdikten sonra oklarını -Küreselcilerle işbirliği yapan- Çin tehdidine yönelteceği konuşuluyor.
Avrupa Amerika'nın adeta şamar oğlanına döndü. Trump Grönland'ı zorla satın almaktan, Kanada'yı 51. eyaleti ilân etmeye; Ukrayna'da Avrupa'yı yüzüstü bırakmaktan "Başınızın çaresine bakın, artık sizi savunmak için para ve asker harcamayacağız" mealinde açıklamalara; bir dizi söz ve icraatıyla, aşağılamalarıyla Avrupa'yı iyice sersemletti. Biden yönetimi de Rusya'yı baskı altına almak için Avrupa'yı kışın ortasında gazsız bırakmıştı.
Trump'ın NATO'ya ve NATO için yapılan harcamalara tavır alması, ABD'yi NATO'dan çıkartma ihtimalinin konuşulması; "Avrupa'yı bugüne kadar bedava koruduk." deyip Avrupa'yı kendi güvenlikleri için para harcamaları gerektiği yönünde sıkıştırması; Ukrayna'yı ve Avrupa'yı devre dışı bırakıp Putinle masaya oturması, Putin'in güçlü bir ordusu var diye konuşması Avrupa'nın bütün ayarlarını bozdu. Avrupa sırtını dayadığı Amerika'dan yediği kazıklar sebebiyle kara kara düşünüyor. Amerika'ya güvenemeyeceğini gören Avrupa kendi ordusunu kurmak zorunda. Ancak hala ciddi bir aksiyon alabilmiş değil.
Avrupa Ordusu fikri aslında eskiden beri var. Ancak Avrupa gerek ABD'nin nüfuzu, gerek iç rekabeti, gerek rahatını ve konfor alanını değiştirmeye pek istekli olmayan yozlaşmış yapısı sebebiyle bugüne kadar elini taşın altına koymadı. Ancak gelişmeler Avrupa'yı harekete geçmeye zorluyor. Türkiye'ye yanaşmaya, silah ambargolarını kaldırmaya başladılar. Trump'ın Avrupa ile kavgası, Batı ittifakının çatlaması lehimize bir şey, ve fakat Avrupa'nın kendi NATO'sunu kurma ihtimali bizim için yeni bilinmezler ve tehditler barındıran bir durum.
Zira bu gelişmeler bizim açımızdan orta vadede şöyle bir risk barındırıyor: Trump Avrupa'da milliyetçi, küreselci karşıtı partileri iktidara getirebilirse; Haçlı ruhunun yeniden dirildiği, Haçlı ittifakının yeniden kurulduğu bir Batı dünyası ile karşı karşıya kalabiliriz.
Dikkat ederseniz Batı'da İslâm dünyasında olmayan bir askeri ittifak kültürü var. NATO'nun kurulması olsun, Körfez Savaşı, Afganistan Savaşı, Terörle Savaş adı altında yürütülen bütün operasyonlarda uluslararası bir koalisyon kurmaları olsun, bunların altında bu kültür var. Ve bu kültürün kaynağı da Haçlı Seferleri'dir. Türklere karşı defaatle bir araya gelip Haçlı Seferleri yapa yapa oluşan bir kültür bu. Ve "Türk düşmanlığı" bu kültürün genlerine işlemiş vaziyette. Çünkü 1000 yıllık bir tarihi altyapısı var.
Aslında Avrupa Türkiye'siz bir Avrupa savunmasının çok güdük kalacağının farkında. Ancak istiyor ki kendi ittifakını kursun, Türkiye de olsun ama yönetimde söz sahibi olmasın. Daha önce de Türkiye'nin söz sahibi olmadığı, NATO imkânlarını kullanan bir Avrupa Ordusu kurmaya kalkmışlardı. Türkiye karşı çıktığı için yapamadılar.
Avrupa'nın ne yapacağı belirsiz. Ancak Türkiye'nin ne yapacağı belli olmak zorunda. 350 milyonluk Amerika ve 450 milyonluk Avrupa'ya karşı askerî teknolojimizi denkleştirmiş olsak bile gerek nüfus, gerek silah sayısı (nicelik) olarak mücadele etmemiz çok zor.
NATO da, Avrupa Ordusu da bize hayır getirecek değil. Benzer bir ittifak kültürünü kendi kültürel coğrafyamızda geliştirmemiz lâzım. Silah teknolojimizin gelişmesi ile dost ve kardeş ülkelerin ordularının ihtiyaçlarını karşılamaya başladık. Bu durum bu zeminin oluşmasına imkân veriyor. Ancak ortak askerî operasyon ve askerî ittifak kültürümüzü geliştirmek için daha gayretli, daha agresif hareket etmemiz lazım. Çünkü Hadis-i şerif'lerde de haber verildiği üzere eninde sonunda küffarla topyekün bir kapışmamız var. Ve o günler çok uzak değil.
