Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (166) - Dürr-i Yektâ - Ömer Öngüt
Dürr-i Yektâ
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (166)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Şubat 2025

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (166)

 

Dürr-i Yektâ:

"'Dürr-i yektâ' kudsî ruhtur. Çiçeklerin en güzeli güldür, amma her tarafı pirecikler istilâ etmiştir. Allah-u Teâlâ onun açmasını murad ettiyse pirecikler ona zarar veremez. Açar ve gönüllere neşe saçar.

İnsân-ı kâmil niçin bu kadar takip ediliyor? Onunla niçin bu kadar uğraşılıyor?

Onda bir "Dürr-i yektâ" var. Dost ona, onun için dost, düşman ona, onun için düşman.

Ehl-i hakikat daima takip altındadır. Bunların takipleri boşunadır. Benim burada değil, Suûdi Arabistan'da dahi adım attığım anda takibim başlar. Hayatım boyunca hep böyledir. İstanbul'a giderim böyledir, oraya giderim böyledir. Halk farkında değil, biz farkındayız. Fakat kılımız kıpırdamaz. Derece buradadır. Biiznillâh-i Teâlâ gidip geliriz.

Bir insan hakikaten Allah-u Teâlâ'nın lütfuyla ifna olur. Kendisini inkâr ederse, kâinatı da inkâr ederse. Niçin? "Lâ" yok, "İllâllah" var. Şu halde "Lâ" da hüküm yoktur, "İllâllah"ta hüküm vardır. O yarattı, O donattı.

Efendi Hazretlerimiz şöyle buyurdu;

"Ben, ben değilim. Bir benliğim var, benden içeri."

O konuşuyor çünkü. Fakir bunu her fırsatta söyler. İnsan bir maskedir, bir tulumdur. Kim anlıyor bunu? İnsan ismini duyuyor, cismini görüyor amma kendisini, mânâsını idrak edemiyor.

Yolun ne olduğunu azıcık öğrendik mi? Bilmeniz mümkün değil de Allah'ım duyurduğu kullardan etsin.

Allah'ım bize merhamet etsin, bize acısın. Hep böyle derim.

Niçin?

Muhtaç olduğumu ve O'na muhtaçlığımı ihtisas ettirirsem O bana merhamet ederse, beni yâd ederse beni kurtarır.

Nitekim Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

"Kıyamet günü inceden inceye hesaba çekilen azaba uğratılır." buyurmuşlardır.

Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz bu söz üzerine:

"Yâ Resulellah! Allah-u Teâlâ:

'Kimin kitabı sağından verilirse, onun hesabı pek kolay görülür.' (İnşikâk: 7-8) buyurmuyor mu?" diye sorduğunda:

"O hesap değildir, sadece bir arz edilmekten ibarettir. Yoksa kimin hesabı inceden inceye tetkik edilirse azaba uğrar." cevabını verdiler. (Buhârî)

Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz buyururlar ki:

"Resulullah Aleyhisselâm'ı dinledim, namazlarının bazısında:

'Allah'ım! Beni kolay bir hesapla muhasebe et!' diyordu.

Namazı bitirince: 'Yâ Resulellah! Kolay hesap nedir?' diye sordum.

'Kitabına bakılıp geçiştirilivermesidir.' buyurdu." (Ahmed bin Hanbel)

İşte insanın karşılaşacağı kolay hesap budur. Sonra kurtulur.

Bu kadar ince durumlar. Defteri sağ eline verilmiş amma hesabı var. Meğer ki; "Geç kulum!" derse, hesapsız.

Onun sevdikleri Kâbe-i Muazzama'ya taşıdığı zaman, Cennet-i âlâ'ya ulaştırdığı zaman oranın melekleri onlara der ki:

"Bize sırattan mizandan bahsedin. Hesabı nasıl verdiniz?"

"Biz böyle bir şey görmedik. Ne sırat gördük, ne mizan gördük!"

Böyle kullar var. Niçin? Bütün gönlünü O'na bağlamış, zikriyle meşgul olmuş, yükünü atmış. O da onu uçurmuş. Hiç hissetmez. Senin oraya geçtiğini orada olan görür. Tayy-i mekân.

Haşrı, neşri bunda gördü, amma seni dünyada gördü. Daha sur üfürmeden o dünyada bunların hepsini görmüş, işini bitirmiş, defterini dürmüş, geçivermiş.

Onun için ibtilâlı insanlara acımayın, sefâda yaşayan insanlara acıyın. İbtilâlı insanlar Hazret-i Allah'a gönül vermişse dünyada bitiriyor, ahirette selâmeti var. Amma zevk-ü sefâ'da yaşayan insanlara acıyın ahirette çok hesabı var.

Allah'ım zikrimizi, şükrümüzü, rızkımızı rızâsında kılsın, bizi nankörlerden etmesin."

 

Ölen İçin Bir Varidat:

"Mümkün olduğu kadar ahirete giden kimsenin ayıplarını araştırmayın. "Şunu yaptı, bunu yaptı!" demeyin. Borcu varsa hemen ödeyin, temizleyin. Hakkında hep hayır söyleyin. Günde beş defa ona duâ edin.

Günde beş defa duâ etmek çok kolaydır. İnsan namaz kıldıktan sonra en sonunda Fâtiha'yı okur ve kalkar. Bir defa niyet edilerek şöyle niyaz edilecek;

"Yâ Rabb'i! Bu Fâtiha-i şerif ile beraber üç İhlâs-ı şerif okuyorum. Okuduklarımı Seyyid-i Kâinat ve Sebeb-i Mevcûdat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e, Peygamberân-ı izam, Cihâryâr-i Güzin, Ashâb-ı kiram, Evliyâullah Hazerâtı'na, ahirete gidenlere, bilhassa; anne, babamın ruhuna hediye eyledim."

Böylece her namaz sonunda bir Fâtiha ile üç İhlâs-ı şerif onların ruhlarına hediye edilmiş olur.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdular ki:

"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki İhlâs sûresi Kur'an'ın üçte birine denktir." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1771)

Bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerif Hazret-i Kur'an'ın üçte birisidir.

Her gün bu hediye yollanınca ölen için bir varidat olur."


  Önceki Sonraki