Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz;
"Hayâ, edep insanın siperidir, koruyucusudur." buyurmuşlardır.
Edep kazanmaya çalışmak, para kazanmaya çalışmaktan evlâdır...
İmâm-ı Rabbânî -kuddise sırruh- Hazretleri;
"Edebi gözetmeyen Allah'a kavuşamaz!" buyurarak, edebin ne kadar elzem ve gerekli olduğunu beyan etmişlerdir.
Hazret-i Mevlânâ -kuddise sırruh- Hazretleri'ne göre edep;
"İnsanın bedenindeki ruhtur, enbiyâ ve evliyânın göz ve gönül nurudur, şeytanın katilidir, insanla hayvanı birbirinden ayıran en önemli vasıftır."
Yine Hazret; "Kur'an'ın mânâsı âyet âyet edepten ibarettir." buyurmuşlardır.
İhvan demek her haliyle numune demektir. İnsanlarla güzel geçinmek, mütevazı olmak, iyilik etmek, riyâdan, kibirden, hasetten, menfaatten kaçınmak, ahlâk-ı hamide sahibi olmak edeptendir.
Ehlullah-i kiram buyuruyorlar ki:
Bir kimsenin maruz kaldığı sitem ve cefaları güzel kabul etmesi elest bezminde ahde "Belî" demesidir. Zira Cenâb-ı Hakk kuluna her nefeste "Elestü bi Rabbiküm = Ben senin Rabb'in değil miyim?" diye soruyor. Şu halde o sitem ve cefalar bir soru mahiyetinde, yani imtihan sorusu kabul edilir.
"Madem ki ben senin Rabb'inim, terbiye edenim, sen de edebini her nefeste muhafaza et!" buyuruyor.
Abdullah bin Mesud -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz;
"Allah'tan hakkıyla hayâ edin." buyurdular.
Bizler; "Ey Allah'ın Resul'ü! Elhamdülillâh biz Allah'tan hayâ ediyoruz." dedik.
Resul-i Zişân -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurdular:
"Hakiki mânâsı ile Allah'tan hayâ etmek şöyle olur: Başını ve başında bulunan göz, kulak ve dil gibi âzâlarını, karın boşluğunda bulunan kalp, mide ve benzeri âzâlarını Allah'ın emirlerine aykırı hareketlerden muhafaza etmelisin. Bunun yanında ölümü hatırından çıkarma. Âhireti isteyen, dünya güzelliklerine gönül bağlamaz. Kim bunları yaparsa Allah'tan hakkıyla hayâ etmiş olur." (Tirmizî: 25)
Onun için Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz diğer bir Hadis-i şerif'lerinde:
"İnsanlardan hayâ etmeyen, Cenâb-ı Allah'tan da hayâ etmez." buyurmuşlardır. (Kenzül Ummal)
İnsanın insan olma hususiyeti, edebinin olması ile beraberdir.
Lokman Aleyhisselâm çok yüksek bir edebe mâlikmiş.
"Bu edebi nereden aldın?" demişler.
"Edepsizden!" buyurmuş.
"Nasıl?"
"İyi gördüğümü yaptım. Kötü gördüğümü yapmamaya çalıştım."
Demek ki, kötü de büyük bir numune.
Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde:
"Bahtiyar insan başkalarının halinden ibret ve öğüt alandır. Bedbaht ise kendisinden başkalarının ibret ve öğüt aldığı kimsedir." buyuruyorlar. (Müslim)
Onun için hayat boyunca her şeyin iyisini yapmaya çalışacak, kötüsünü yapmamaya gayret edecek. Böyle yaparsa Hazret-i Allah onu güzel bir edeple süsler.
Yol edep yoludur, yerinde konuşma yoludur. Her şeye çok dikkat etmek gerekiyor.
Bütün ehl-i kemâl mertebeyi sükûtta buldular. Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Sıddîk-ı Ekber -radiyallahu anh- Hazretleri'ne sükût etmesini bizzat emir buyurdular.