Ebu Said-i Hudrî -radiyallahu anh- Hazretleri'nden rivayetle, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Uyuduğum esnâda gördüm ki halk bana arz olunuyordu. Üstlerinde gömlekler vardı. Bu gömleklerin kimi göğüslere varıyor, kimi daha kısa idi. Ömer bin Hattab da bana arz olundu. Üstünde (eteklerini yerde) sürüdüğü bir gömlek vardı.
"Yâ Resulullah! Bunu ne ile tevil ettin?" diye sordular.
"Din ile." cevabını verdiler." (Buhârî: 22)
İslâm, iman, ilim-irfan, edep, hayâ elbiseleri olduğu gibi, küfür ve münafıklığa dair elbiseler de vardır. Küfür elbisesi çok kötü ve pis bir elbisedir, çok kötü kokar.
Şunu bilin ki; soyunmadan giyinilmez. Hakk'tan gayri her şeyden soyunacaksınız ki Allah'ımız bize elbise giydirsin. Bu ne demek? Varlıktan soyunacaksınız, ruh terakki edecek, nefis tezkiye olacak.
Yılanın derisinden soyunduğu gibi varlıktan soyunmak gerekiyor. Eğer sen soyunursan Hazret-i Allah seni giyindirir. Takvâ elbisesi giydirir, edeb-hayâ elbisesi, ilim-irfan elbisesi giydirir. Artık sen, O'nun elbisesini taşırsın. Dünyada da o elbise ile, mahşerde de o elbise ile gezersin.
Madem ki bununla bu kadar saâdet elde ediliyor. Öyleyse bir an evvel varlık-benlik elbisesinden soyunmamız gerekiyor.
Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:
"Her kim giyme imkânı olduğu halde Allah için tevâzu maksadıyla bir elbiseyi giymeyi terk ederse, Allah onu kıyamet günü herkesin gözü önünde çağırıp iman elbiselerinden dilediğini giymesi için serbest bırakır." (Tirmizî)
Diğer Hadis-i şerif'te de:
"Şehitlerin dökülen ilk kanı esnasında, 'İman elbisesi' ile ziynetlendirildiği" haber verilmiştir. (Buhârî)
Meselâ; çok sevdiğimiz bir kardeş Hacc'a gidecekti, bir gün baktık Hacc elbisesini giydirmişler. Elhamdülillah.
Bu elbiseleri kime giydirirse mahşerde çıplak çıkmaz. Onun için çalışan, Allah için çalışsın ki gerçekten gönlünü Hazret-i Allah'a verdiği zaman Allah-u Teâlâ da ona nimetlerini, ihsanlarını, ikramlarını versin. Hakk'ın kulu olduğu zaman her şeyden emin olsun.
Allah'ım marifetullah elbisesini giydirsin, ahirete çıplak çıkmamış olalım.
Mânevi elbiseye gelince; bu ne eskir, ne çürür. O elbiseyi dünyada giydirdiği kimseler, kabirden kalkar kalkmaz, o elbiseyle mahşere çıkar. Yalnız Cenâb-ı Hakk'ın giydirdiği kimseler o elbise ile çıkar. Başka herkes çıplak çıkar. O da ilim-irfan, takvâ ile mümkün. O elbiseler çeşit çeşittir.
Cenâb-ı Hakk Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:
"Ey Âdemoğulları! Size utanç yerlerinizi örtecek bir elbise ve bir de süs elbisesi indirdik." (A'râf: 26)
Bunların bir kısmı ile avret yerlerinizi örtersiniz, giyinip kuşanırsınız, bir kısmı ile de süslenmiş, güzelleşmiş olursunuz. Bunlar, zâhiri elbiselerdir. Utanç yerlerini örten ev kıyafeti, şeref ve vakar veren dış kıyafeti.
Cenâb-ı Hakk Âyet-i kerime'sinin devamında:
"Takvâ elbisesi ise bunlardan daha hayırlıdır." buyuruyor. (A'râf: 26)
Burada mânevi elbiseye işaret vardır. Binaenaleyh; Cenâb-ı Hakk'ın katında öyle elbiseler var ki bunlar rengârenktir. İlim elbisesi var, takvâ elbisesi var, çeşit çeşit elbiseler var. Bir tanesini giydin mi vücudun örtünür.