Dinimiz ahlâkımızı güzelleştirerek, kötülüklerden ve kötü huylardan kaçınmamızı emretmektedir. Zira din güzel ahlâktan ibarettir.
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ini ve onun yüksek ahlâkını överek:
"Doğrusu senin için tükenmeyen bir mükâfat vardır. Şüphesiz ki sen büyük bir ahlâk sahibisin." buyurmuştur. (Kalem: 3-4)
İman ve ibadetten sonra, dinimiz ahlâka büyük ehemmiyet vermiştir. İslâm dininin gayesi güzel ahlâktır.
"Allah-u Teâlâ'nın en çok sevdiği kimse ahlâkı en güzel olandır." (Taberâni)
İslâm ahlâkı ile süslenmek ne kadar güzeldir. Her süs dünyada kalır, bu süs ise âhirete intikal eder.
Güzel ahlâk Peygamber Aleyhimüsselâm Efendilerimiz'in sıfatı, sıddıkların amellerinin en makbulü, en yücesidir. Takvâ sahiplerinin mücâhedelerinin meyvesi, müminlerin ahiret sermayesidir.
Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:
"Allah'ın ve Resulullah'ın ahlâkı ile ahlâklanınız."
Müslümanlıkta insanın mânevi kıymeti, sahip olduğu güzel ahlâk ile mütenasiptir.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde:
"Müminlerin iman bakımından en olgun ve kâmil olanı ahlâkça en güzel olanıdır." buyurmuşlardır. (Tirmizî)
Bir Hadis-i şerif'lerinde de:
"Ben ancak ahlâkın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim." buyurmaktadırlar. (Ahmed bin Hanbel)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kendisinden evvel gelen Peygamber Aleyhimüsselâm Efendilerimiz'in dinlerinde bulunan ahlâk ve fazilet gibi değerlerin eksikliklerini tamamlayarak kemâle erdirmiştir. Onun ahlâkı Kur'an ahlâkı idi.
Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'e Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in ahlâkı sorulduğunda:
"Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-in ahlâkı Kur'an'dı." buyurdular. (Müslim)
Yani Kur'an-ı kerim'deki bütün hükümlerin tatbiki Resulullah Aleyhisselâm'ın yaşayışında görülmektedir. Bu bakımdan o Hazret-i Kur'an'dır.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir diğer Hadis-i şerif'lerinde de şöyle buyuruyorlar:
"Beni Rabb'im terbiye etti, edebimi ne güzel eyledi." (Câmiu's-Sağîr)
Bir insan gayret ederek iyi huylara sahip olabilir. Onun terbiyesi ise fıtrîdir, doğrudan doğruya Allah vergisidir.
Hem Allah vergisidir, hem de bizzat mürebbisi de Hazret-i Allah'tır. Hiçbir beşerin onu anlayıp ona teslim olması ve ona tazim etmesi mümkün değildir. Hazret-i Allah'a şöyle bir niyazımız var:
"Allah'ım! Habib'ine karşı nasıl tazim etmem ve teslim olmam gerekiyorsa sen bu hali bana lütfet. Senin lütfedeceğin bu sermaye ile Habib'ine tazim edeyim ve teslim olayım."
Çünkü bir mahlûkun onu idrak edip, ona tazim etmesi ve teslim olması mümkün değildir. Ancak Allah-u Teâlâ'nın lütfettiği sermaye sebebiyle ona tâzim edebilir ve gönülden teslim olur.
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Âyet-i kerime'sinde:
"Biz hiçbir peygamberi, Allah'ın izni ile kendisine itaat edilmesinden başka bir hikmetle göndermedik." buyuruyor. (Nisâ: 64)
Ona itaat etmekle Allah-u Teâlâ'nın emrine itaat edilmiş olur. Ona itaat etmeyen ise Allah-u Teâlâ'ya da, gönderdiğine de iman ve itaat etmemiş olur.
Resulullah Aleyhisselâm'a itaat etmek, getirmiş olduğu esasların hepsini kabul etmeyi, Sünnet-i seniyye'sine sımsıkı sarılmayı, ahlâkı ile ahlâklanıp edebiyle edeplenmeyi gerektirir.
Diğer Hadis-i şerif'lerinde ise şöyle buyuruyorlar:
"Güzel ahlâk, dinin yarısıdır." (Câmiu's-Sağîr)
"Güzel ahlâk sahibini cennete dahil eder." (Buhârî)
"Sizden cennette bana arkadaş olan kimse, dünyada güzel ahlâka sahip olanınızdır." (Münâvî)
"Allah-u Teâlâ sizin bedenlerinize ve suretlerinize bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar." (Müslim)
"Nerede bulunursan bulun, Allah'tan kork! Bir kötülüğün ardından hemen bir iyilik yap ki, o iyilik günahı gidersin. İnsanlara güzel ahlâk ile muamele et." (Tirmizî)
"Kötü huy insan için şeâmeti mûcib olur. Sizin en fenânız, kötü huy ve ahlâk sâhibidir." (Ebu Dâvud)
Hülasâ-i kelâm; insan güzel ahlâklı, güzel huylu olmalı.
Güzel huy insanı Cennet-i alâ'ya götürür. Kötü huy insanı cehenneme götürür.
Edep, kulun kendisini Cenâb-ı Hakk'ın iradesine tâbi kılması, güzel ahlâklı olmasıdır.
Edep bir mânevi disiplindir, havaîlik ve avarelikten, sünepelik ve serkeşlikten uzak kalmaktır. Daima uyanık bulunmaktır.
Hakiki manada edep; mânevi aşı ile kademe kademe terakki etmektir. Hazret-i Allah'a yakîn husule gelmesidir. Cenâb-ı Hakk'ın görüp gözettiğini bilmektir. Her an Hakk'ın huzurunda olduğunu bilerek, Hakk ile olmaktır.
Orduda disiplin ne ise, mânevi mektepte de edep odur. Zira zahiri disiplin dışa hükmeder, bâtıni disiplin doğrudan doğruya içe hükmeder.
Hakikat yolu edeple kâimdir. Edepten mahrum olan her şeyden mahrumdur.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in bu hususta şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"İnsanların geçmiş peygamberlerden duyabildikleri (hikmetlerden) birisi de 'Utanmazsan dilediğini yap.' sözüdür." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 2002)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmaktadırlar:
"Sizin en hayırlınız, ahlâkça en güzel olanınızdır." (Buhârî)
Yolumuz baştan başa edeptir.
Hem Hazret-i Allah'a karşı edepli, hem Resulullah'a karşı edepli, hem de mürşide karşı edepli olmak yolun esaslarındandır.
Her zaman her yerde edepli, hayâlı, ahlâklı olmaya çalışmalıdır!
Ebu Bekir Sıddîk -radiyallahu anh- Efendimiz;
"Hayâsız insan halk içinde çıplak oturan kimse gibidir." buyurmuştur.
Hadis-i şerif'te;
"Hayânın azlığı küfür alâmetidir." (Münâvî)
Buyurulduğuna göre demek ki; hayâsızlık insanı küfre düşürür, hayâ, binayı ayakta tutan direk gibidir. Hayâsız kimsenin de imanını muhafaza etmesi bu derece zordur.
Zira Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
"Hayâ imandandır." buyurmuşlardır. (Buhârî)
Hazret-i Lokman Aleyhisselâm şöyle buyururlar:
"Edep asaletten, ilim maldan hayırlıdır."
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Efendimiz;
"Edep, ilimden önce gelir!" buyurmuşlardır.
Bir başka beyanlarında ise;
"Hayâsı olmayan kişinin kalbi ölmüştür." buyururlar...