Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Gündem - Terör ve Savaş Tehlikesi Artıyor - Zorlu Bir Dönemin Başındayız - Ömer Öngüt
Terör ve Savaş Tehlikesi Artıyor - Zorlu Bir Dönemin Başındayız
Gündem
Uğur Kara
1 Nisan 2024

 

- Terör ve Savaş Tehlikesi Artıyor -

Zorlu Bir Dönemin Başındayız

Durumu anlatabilmek için şöyle bir teşbihte bulunabiliriz: İnsanlık düşmanları bir elinde benzin bidonu bir elinde ateş; etrafımıza, dünyanın etrafına benzin döküyor.

 

Önümüzdeki aylardan başlayarak zorlu geçmesi muhtemel bir zaman diliminin başındayız. Özellikle silahlı çatışma potansiyeli taşıyan ve bizi de içine çekmesi muhtemel gelişmelere karşı çok dikkatli ve hazırlıklı olmamız lâzım.

Bir taraftan İsrail PKK üzerinden büyük bir ateşle oynuyor, diğer taraftan küreselciler Ukrayna Savaşı üzerinden küresel bir çatışma çıkartmaya çalışıyorlar.

Dikkat ederseniz Rusya-Ukrayna Savaşı başta olmak üzere dünyadaki kriz ve çatışma bölgelerinin hemen tamamının -uzak doğudaki Tayvan ve Kuzey Kore problemi hariç tutulursa- Türkiye'yi içine çekme veya Türkiye'yi etkileme potansiyeli var. Kuzey-Güney Kore mevzuunda bile Kore Savaşı'na katılmış bir ülke Türkiye.

Bize uzak diyebileceğimiz Hindistan-Pakistan geriliminde de Türkiye ister istemez taraf durumunda. Bu sebeple Hindistan oradan kalkıyor Ermenistan'ı silahlandıracağım diye uğraşıyor.

Hiç şüphesiz Türkiye'nin en çok başını ağrıtan ve çözmeye çalıştığı meselesi; Amerika gibi bir küresel gücün ve İsrail'in destekleyip büyüttüğü PKK.

Hamas saldırısı ile zıvanadan çıkan, Gazze Savaşı'nda bataklığa saplanan, istediği neticeyi alamayan İsrail bölgeyi ateş topuna çevirmeye kararlı. İsrail bir taraftan Suriye'deki İran destekli milisler üzerinden İran ile çatışma halinde iken, diğer taraftan PKK üzerinden Türkiye'ye karşı aleni bir savaş başlatmış durumda. İsrail daha önce de PKK'yı destekliyordu, PKK fitnesinin gerçek sahibi bunlardı. Ancak son zamanda işin boyutunu çok ileriye taşıdılar.

Lübnan Hizbullah'ının medyasında Suriye'nin doğusunda, Irak sınırında PKK'ya saldıran İran destekli milislere İsrail Hava Kuvvetleri'nin saldırdığına, İsrail'in PKK'nın hava kuvveti gibi hareket ettiğine dair haberler çıktı. Bu arada PKK'nın Akıncı ve Anka sihalarımızı vurduğuna dair doğruluğu teyit edilemeyen görüntüler var. Yine Avrupa'da PKK uzantıları Belçika, Almanya gibi ülkelerde Türklerin yoğun yaşadığı şehir ve kasabalara başka şehirlerden gelip taşkınlık ve saldırılar yapmaya başladılar. Büyük provokasyonlar var.

Bu gelişmeleri analiz ettiğimizde öncelikle; İsrail Hava Kuvvetleri'nin taa Irak sınırında PKK'ya destek vermesinden yola çıkarak İsrail özel kuvvetlerinin PKK'nın içinde olduğunu tahmin edebiliriz. Yine Akıncı gibi sihalarımızın düştüğü doğru ise bunun arkasında İsrail tarafından temin edilmiş füzelerin ve belki de bizzat İsrail özel kuvvetlerinin bulunduğunu tahmin ve iddia edebiliriz. Ocak ayında Kuzey Irak'ta şehit vermemize sebep olan saldırıları da bu kapsamda değerlendirebiliriz.

Bu olaylara baktığımızda bunların Türkiye'nin içinde Rusya'daki gibi büyük terör eylemleri yapmaya gayret ettiğini ancak güvenlik güçlerimiz çok iyi çalıştığı için bugüne kadar muvaffak olamadıklarını söyleyebiliriz.

Türkiye'nin Kuzey Irak'ta PKK varlığını yok etmek için harekete geçeceğinin belli olması ve Irak hükümeti ile anlaşması bunları çok rahatsız ediyor. Her operasyon öncesi olduğu gibi ortalığı karıştırmaya, terör çıkartmaya çalışıyorlar. Bu sebeple çok dikkat etmemiz gereken bir döneme girdik.

İsrail ateşle oynuyor. Ancak kendi sonuna giden yolun taşlarını kendisi döşüyor farkında değil.

İsrail'in Gazze'deki pervasız katliamlarına destek veren Batılı ülkelerin artık bu yükü taşımakta zorlandıkları ve İsrail'e destek vermekten bıktıkları görülüyor. İsrail'e artık silah vermemekten bahseden sesler yükselmeye başladı. Bunda yardımları Ukrayna cephesine yönlendirme isteğinin de etkisi var. Diğer yandan Gazze'de yaşanan soykırım İsrail'in gerçek yüzünü tüm dünyaya gösterdi ve "İşgalci katil" kimliğini perçinledi. Bu tarihten sonra İsrail bütün Ortadoğu'yu yaksa bile artık kendi sonunu başlatmış oldu. Zira artık İsrail bu kimlikten kurtulamaz ve bir gün aynen Karabağ'da olduğu gibi birileri gelir bu işgale, bu devlete son verir.

Ukrayna cephesinde ise işlerin çığırından çıkması ihtimali artıyor. Fransa'nın Ukrayna'ya asker göndermekten bahsetmesi, Romanya'da kurulan büyük NATO üssü, Batılı ülkelerin gittikçe alenileşen büyük savaş hazırlığı, Rusya'da yaşanan DAEŞ katliamı, Rusya'nın bu katliamın arkasında Amerika'nın olduğunu söylemesi, Putin başta Rus yetkililerin "Üçüncü Dünya Savaşı mı istiyorsunuz?" minvalindeki açıklamaları ve açık açık nükleer harpten bahsetmeleri ... diye uzayan ve tonu gittikçe yükselen bir harp dili ve bunun sahaya yansıyan yığınaklanma boyutu işin ciddiyetini her geçen gün artırıyor. 3. Dünya Harbi'ni çıkartmak isteyen küreselcilerin Kasım ayında yapılacak Amerikan seçiminden önce ortalığı karıştırmak isteyebilecekleri hatırdan çıkartılmamalıdır. Savaşın yayılma ihtimali hiç olmadığı kadar artmış durumda.

Türkiye bu tehdit ve düşmanlıklara karşı bir hazırlık içinde. Milli Muharip Uçak KAAN'ın ilk uçusunu yapması güzel bir cevap oldu. Kaan dünyada beklenenden çok daha büyük bir ses getirdi. Türkiye harp teknolojisi olarak Rusya'nın önünde, Amerika ve Çin kulvarına oynuyor. Savaş uçağımızı, hava savunma ve uzay teknolojilerimizi tamamladığımızda büyük oranda bu konuma ulaşmış olacağız.

Düşman bunu bildiği için ekonomik olarak Türkiye'ye çok darbeler vurdu, vurmaya devam etmek isteyecektir. İçerideki hoşnutsuzlukları kullanmak, Türkiye'yi iç cepheden vurmak isteyecektir.

Bütün bunlar bir doğum sancısı hükmündedir. Ancak bütün bu hengâmenin sonunda eğer bir cihan hakimiyeti mefkuremiz varsa, bunun yolu; medeniyetten, liyakatten, ahlâk ve faziletten geçiyor. Eğer liyakati, ahlâk ve fazileti öne almaz isek biz kime neyin öncülüğünü yapabiliriz? Kim bizim arkamızdan gelir?


  Önceki Sonraki