Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
EĞİTİM - En Büyük Güvenlik; "Nesil Güvenliği"dir - Ömer Öngüt
En Büyük Güvenlik; "Nesil Güvenliği"dir
EĞİTİM
Canan Büşra Kara
1 Nisan 2024

 

En Büyük Güvenlik;
"Nesil Güvenliği"dir

"Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek."
(Mehmet Akif Ersoy)

 

Hayatı boyunca çocukları bir cennet meyvesi olarak gören emekli astsubay Osman Bey bir heyecan ile erkenden kalkıp kahvaltısını yapmış yollara düşmüştü. Türkiye'nin en büyük Savunma Sanayii Fuarını ziyaret edecekti.

Osman Bey yeni teknolojiler ile donatılmış birbirinden değerli savunma araçlarını gördükçe büyük bir mutluluk duydu. Gördüklerinin hemen hepsinin milli olarak üretilmesi kendisini bir asker olarak onurlandırmış, ülkesi adına büyük gurur ile göğsü kabarmıştı. Mutlu bir şekilde fuar alanının çıkış kapısından çıktı. Eve gitmek için otobüs durağına doğru yöneldi. Bankta 5-6 yaşlarında küçük bir kız ile babası oturuyordu. Yanlarına oturdu. Otobüsün gelmesini bekliyorlardı.

Otobüs beklerken bu arada küçük kız sürekli babasından cep telefonunu isteyip duruyor, babası da bahaneler ile bu isteği öteliyordu. Osman bey küçük kızın dikkatini dağıtmak için her fırsatta küçük çocuklara sorduğu soruyu sordu: "Sen adını biliyor musun?" "Evet, benim adım Ayşe!" dedi küçük kız. "Peki Ayşecik sen büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diye sordu: "Güvenlik!" diye cevap verdi küçük Ayşecik. Osman Bey ise aldığı cevap karşısında çok şaşırdı. Zira son iki haftada konuştuğu çocukların çoğu "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" sorusuna "Güvenlik" diye cevap vermişti. Bu durum Osman Bey'in dikkatini çekmişti. Oysa kendi küçüklüğünde "doktor, asker veya öğretmen olmak istiyorum" diye cevap verilirdi. Elbette bunun bir sebebi olmalıydı.

"Peki çocuklar neden böyle cevap veriyor?" diye düşünmeye başladı. İlk önce "Güvenlik neydi?" onu düşündü. Güvenlik; toplum hayatında düzenin aksamadan yürümesi, kişilerin korku duymadan güven içinde hayatlarını sürmeleri durumuydu.

Osman Bey artık otobüsteydi ve yol da uzundu. Dolayısı ile bu konuyu düşünmeye çok vakti vardı. Cam kenarından dışarı bakarak düşünmeye devam etti;

İlk önce insanların birbirine olan güvenini düşündü. Sonra çemberi daraltarak toplumun durumunu, daha sonra ise toplumun en küçük ve en önemli temel taşı aileyi düşündü. Sahi günümüzde kaç kişi birbirine güvenebiliyordu?

Karşılıklı güvensizlik arttığı için, artık insanlar güvenliksiz ortamlara girmeyi veya yaşamayı tercih etmiyorlardı. "Güvenliğimiz için yaşam alanlarımıza farklı farklı güvenlik araçları yerleştirir olduk" dedi kendi kendine; lüks bir sitenin önünden geçerken gümrük kapısından geçer gibi yerleşmiş olan site güvenliğini görünce.

Mesela; güvenlik kamerası, güvenlik kodu, her yaşam alanımızda bizi kötülerden koruması için bir güvenlik görevlisi yerleştirmek çok doğal olmuştu günlük hayatımızda.

Demek ki böylece zaman içinde, "Güvenlik" diye bir kelime küçük yaş çocuklarının kelime haznesine girmişti. Ve çok duyulduğu ve gün içerisinde çok kullanıldığı için de çocukların favori mesleklerinin arasına "Güvenlik" denilen yeni bir meslek dalı eklenmişti.

Osman Bey otobüsün içinde tam bunları düşünürken; "Anne! Düş yakamdan!" cümlesi ile irkildi. Ön koltukta oturan gençlerden birinin annesi ile telefonda konuştuğu anlaşılıyordu. Genç asabi asabi konuşmaya devam ederken Osman Bey'in gözü, ayakta bastonları ile dikilen yaşlı bir çifte ve onların önündeki koltukta oturup kulaklıklarını takmış kendi dünyasında sadece kendini dinleyen ve gören genci gördü. Gayr-i ihtiyari otobüsteki diğer yolculara da tek tek bakmaya başladı. Biraz ileride inci küpe ve kolye takmış delikanlıya, onun arkasında oturan Ramazan ayı olmasına rağmen gazozları tepelerine diken iki gence ve onlara acı acı bakan iki yaşlı, kaygılı göze takıldı gözleri. Acaba ne düşünüyordu bu iki gözün sahibi? Kim bilir belki de içinden "Yeni nesil aslını unutuyor!" diyor ve böyle acı acı bakıyordu.

Osman Bey'in yüreğini az önce taşıdığı gururun ve onurun yerine inanılmaz bir acı kapladı. Çünkü; fuar alanındaki birbirinden güzel teknoloji harikalarını gelecek nesiller kullanacaktı. Bu nedenle; "En büyük güvenlik nesil güvenliğidir" dedi kendi kendine. Ülkede güvenliği sağlamak ise devletin baş görevi idi. Tüm ülke çapında çocuklarımıza dokunan ve etkili olan teknoloji fuarları gibi etkinlikler yapılıyordu, ama daha farklı alanlarda gençlerin ilgi ve duygu dünyalarına hitap edilmeli ve bu gençlerimiz kazanılmalıydı. Milli şairimizin mısraları geldi aklına:

"Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek

İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek."

Ruhunda canlanan bir umut ile "Gençlik en büyük güvenliğimizdir en çok bunun için gayret göstermeliyiz" diyerek otobüsten indi.

Rabb'im bizi ve neslimizi atalarımıza lâyık eylesin inşaallah. Âmin.


  Önceki Sonraki