Bu sırada Münker ve Nekir adlı sual melekleri gelirler. Başucundan geldiklerinde namazı, sağ tarafından geldiklerinde ise zekatı, sol tarafından geldiklerinde orucu, ayak tarafından geldiklerinde ise hayırlar:
"Bizim tarafımızdan yaklaşmak mümkün değildir." derler.
Bunun üzerine mümine oturmasını ve suallerine cevap vermesini söylerler.
O da: "Beni bırakın da namaz kılayım!" der.
Melekler: "Namazını kılacaksın, fakat şimdi suallerimizi cevaplandır." derler.
Mümin de endişesizce: "Ne soracaksanız sorun bakalım.' der. Onlar sordukça o da cevap verir.
– Rabb'in kim?
– Allah!
– Dinin ne?
– İslâm!
– Muhammed Aleyhisselâm kimdir?
– Ben şehadet ederim ki, Muhammed Aleyhisselâm Allah'ın kulu ve Resul'üdür.
Bu cevaplardan sonra melekler:
"Biz senin dünyada da böyle söyleyip kalbinle tasdik ettiğini bilirdik." derler.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
"Allah imân edenlere hem dünyada hem de ahirette o sabit söz üzerinde daima sebat ihsan eder." (İbrahim: 27)
Âyet-i kerime'sini okumuş ve müminin kabirde Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed Aleyhisselâm'ın Allah'ın Resul'ü olduğuna şehadet etmesinin, Allah-u Teâlâ'nın hem dünyada hem ahirette o sabit söz üzerinde tutması olduğunu haber vermiştir. (Buhâri)
Dünyada imanda sebat eden bir mümin, ne kayar ne de fitneye uğratılır. Ahirette de melekler soru sorduğunda tereddüt etmez. İnançlarında şüphe yoktur ki cevaplarında şaşkınlık ve hayret olsun.
Bu sırada nur yüzlü güzel elbiseli, hoş kokulu birisi gelir. "Seni cennetle müjdelerim!" der. O da: "Allah seni hayırla mükâfatlandırsın, sen kimsin?" diye sorar. "Ben senin sâlih amelinim." diye karşılık verir.
Bundan sonra kabir, göz alabildiğine enine ve boyuna genişletilir. Cehennem tarafına bir pencere açılır ve bu pencereden cehennemi ve cehennemin alevlerinin birbiri üzerinde şiddetle dalgalandığını görür. Ona şöyle denir:
"Ey mümin!. Bir de Allah'ın bu ateşten seni koruyarak koyacağı makamına bak!"
Mümin bu defa cennetin meltemlerinin kabre dolduğu bir başka pencereden cennetin yeşil manzaralarını ve birbirinden güzel nimetleri görür. Kendisine:
"İşte bu mübarek yer senin makamındır. Samimi bir imanla yaşamıştın, bu iman üzerine de öldün. İnşaallah aynı şekilde dirileceksin. Burada rahat uyu istirahat et." denilir.
O da onlara şöyle der:
"Bu mesut hayatımı gidip ehl-ü ıyâlime haber veriniz."
Melekler ise şu karşılığı verirler:
"Allah seni şu mübarek kabrinden diriltinceye kadar aile halkının kendilerine en sevgili olanı tarafından uyandırılan gelin ve güveyin uykusu gibi uyu!"
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyorlar:
"Biriniz ölünce sabah ve akşam ona gideceği yer gösterilir. Cennetlik ise, cennet ehlinin makamlarından bir makam; cehennemlik ise cehennemin hücrelerinden bir karargah gösterilir. Ona 'Burası senin yerindir. Kıyamet günü Allah seni buraya gönderecektir.' denilir." (Buhârî, Tecrîd-i sarîh: 678)