Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI - HAZRET-İ ÖMER'ÜL-FARUK -Radiyallahu Anh- (21) - Ömer Öngüt
HAZRET-İ ÖMER'ÜL-FARUK -Radiyallahu Anh- (21)
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI
Dizi Yazı - Ashâb-ı Kiram -r. anhüm-
1 Kasım 2023

 

ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN
HAYATI

"Ashâbım Yıldızlar Gibidir. Hangisine Uyarsanız Hidayeti Bulmuş Olursunuz." (Beyhâkî)

HAZRET-İ ÖMER'ÜL-FARUK -Radiyallahu Anh- (21)

 

Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-a Yahudinin Sorusu:

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurmaktadır:

"Bugün size dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı beğendim." (Mâide: 3)

Târık bin Şihâb -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre, bir yahudi Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-e gelmiş ve Mâide Sûre-i şerif'inin 3. Âyet-i kerime'sini kastederek:

"Siz bir âyet okuyorsunuz ki, bu âyet bize indirilmiş olsa, o günü bayram yapardık." demişti.

Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- şu cevabı verdi:

"Ben bu âyetin nerede indirildiğini, hangi gün indirildiğini ve o indirilirken Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in nerede olduğunu pekâlâ bilirim. Bu âyet Hacc esnasında Arafat'ta indirilmiştir. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de ayakta vakfe hâlinde idi." (Müslim: 3017)

Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- de müslümanların o günü bayram edindiğine işaret etmek istemiş, yahudinin şüphe, kin ve hasedine cevap vermişti.

 

Yahudileri Hayber'den Sürmesi:

İbn-i Ömer -radiyallahu anh-den şöyle dediği rivayet edilmiştir:

"Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-in hilafeti zamanında Hayber yahudileri hıyanet etmişler. Abdullah İbn-i Ömer'i evin üstkatından aşağı atarak ellerini, ayaklarını kırmışlardı.

Bunun üzerine Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- hutbe irad etmiş şöyle demiştir:

"Resulullah Aleyhisselâm, Hayber yahudileri Hayber'den çıkmak üzere iken Resulullah Aleyhisselâm'a gelip yarıcı olarak her sene hasadın yarısını Beytü'l-mal'a vermek üzere kalmak isteyince;

"Allah'ın size mukadder kıldığı vatanınızda biz de sizi terk ediyoruz." buyurmuştu. Şimdi ise bunlar hıyanet etmeye başlamış, hatta oğlum Abdullah İbn-i Ömer Hayber'deki malına bakmaya gittiğinde geceleyin oğlumun evine girilmiş ve bulunduğu evin üst katından aşağı atılarak iki eli ve iki ayağı kırılmıştır. Bizim için Hayber diyarında yahudilerden başka bir düşman yoktur. Bunlar muhakkak bizim düşmanımızdır. Ve nazarımızda suçludurlar. Şimdi ben, bunları buradan sürüp çıkarmak niyetindeyim." dedi.

Ömer -radiyallahu anh-, yahudileri göçe azmedince bunların reisleri olan Ebü'l-Hukayk oğullarından birisi Medine'ye geldi ve:

"Yâ Emire'l-Müminin! Bizi diyarımızdan çıkarmak mı istersiniz? Halbuki bizi Hayber'de Muhammed bırakmıştır. Ekip biçmek suretiyle mallarımızda çalışmamıza müsaade etmiş ve âmil olarak diyarımızda kalmayı şart kılmıştır." dedi.

Bunun üzerine Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-:

"Sen benim, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in söylediği şu sözlerini unuttu mu sanırsın?

Vaktiyle Resulullah sana; "İleride Hayber'den çıkarılıp sıkıntılı yolculuğa tahammül eden kuvvetli deven seni (göçe) sürüklediği zaman hâlin nasıl olur?" buyurmuştu." diye cevap verdi.

Yahudi reisi de:

"O söz, bana Ebü'l-Kâsım tarafından ufak bir lâtife olarak söylenmişti." diye mukabele edince;

Ömer -radiyallahu anh- de:

"Ey Allah'ın düşmanı, yalan söylüyorsun?" dedi:

Ve Hayber yahudilerini Hicaz kıtasının haricine, Arabistan'dan sürüp çıkardı. Hurmadan ellerinde bulunan mahsûlün kıymetini, mal, deve, deve palanı, yuları ve bunlardan başka meta olarak ne varsa onlara verdi." (Buhâri)

 

Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-ın Savaş Hukuku:

Savaşta nasıl davranılacağıyla ilgili prensipler ortaya koyan Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- savaştan önce karşı tarafla temasa geçilmesini, onlara elçi gönderilmesini, bu elçi heyetinin onları İslâm'a davet etmesini, kabul etmedikleri takdirde cizye ödemelerinin teklif edilmesini, bunu da kabul etmezlerse savaşılacağının kendilerine bildirilmesini istemiş, insanlık dışı tecavüzlerde bulunulmamasını, tenkil; toplu katliam, soykırım yapılmamasını, kadın ve çocukların öldürülmemesini tembih etmiştir. (Ebu Yusuf, II, 441-443)


  Önceki Sonraki