Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ - Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (50) - Ömer Öngüt
Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (50)
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ
Dizi Yazı - Tefsir
1 Ekim 2023

 

Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (50)

 

Sırât-ı Müstakîm (2)

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurmaktadır:

"Kim Allah'a ve Peygamber'e itaat ederse; işte onlar Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle, sâlihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel birer arkadaştırlar." (Nisâ: 69)

Nitekim bir Âyet-i kerime'de de şöyle buyurulmaktadır:

"İşte bu benim dosdoğru yolumdur, siz ona uyunuz. Başkaca yollara gidip de onlar sizi Allah'ın yolundan ayırmasın." (En'âm: 153)

Kul Allah'tan gayrı her şeyden yüz çevirmedikçe "Sırat-ı müstakîm"e ulaşamaz.

Bir kul gece ve gündüz, her an ve her durumda Allah-u Teâlâ'nın kendisini Sırat-ı müstakîm'de sâbit kılmasına muhtaçtır. Bu ihtiyacı her an çoğalmakta ve devam etmektedir.

Bunun içindir ki her namazda ve hususiyetle diğer feyizli zamanlarda bu ihtiyaç: "Bizi doğru yola ulaştır!" diye Allah-u Teâlâ'ya arzedilmektedir. Yolun en büyüğü ve en güzeli, Allah-u Teâlâ'nın yardımının yoluna, insanı cennet-i âlâ'ya götürecek ve onun yüksek derecelerine ulaştıracak yola girmektir. Hiç şüphesiz ki doğru yolu bulmak, dünya saâdetine ve ahiret selâmetine ermenin kesin bir teminatıdır.

 

Nimet Verilenlerin Yolu:

Kulun Allah-u Teâlâ'dan isteyebileceği en büyük yardım, nimetler verdiği sevgili kullarının yürüdüğü yola kavuşmaktır. İnsanlar, kendilerini Hakk'a kılavuzlayacak, hakikate yöneltecek, himmet ve gayretlerini artıracak bu Allah dostlarına muhtaçtırlar.

"Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yoluna eriştir." (Fâtiha: 7)

Bu yol Allah-u Teâlâ'nın bizzat desteklediği, kendilerine nimetler ihsan ve ikram ettiği, dünya saâdetine ahiret selâmetine ulaştırdığı Peygamber Aleyhimüsselâm Hazerâtı'nın, Evliyâullah Hazerâtı'nın ve sâir müminlerin yoludur.

Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:

"Kadın olsun erkek olsun, her kim mümin olarak salih amel işlerse, biz onu (dünyada) çok güzel bir hayat ile yaşatırız. (Ahirette ise) mükâfatlarını yaptıklarının en güzeli ile ödeyeceğiz." (Nahl: 97)

Allah-u Teâlâ sadece ahirette değil, dünyada da huzurlu bir hayat bahşeder. Bu, iman edip salih ameller işleyenlere bir vaad-i Sübhânî'dir.

Mümin, insanın rızkı Allah-u Teâlâ'nın takdiri ve tedbiriyle olduğunu bildiği için, ilâhî taksime razı olur, rızkı ne kadar az da olsa kalbi rahat eder. Kâfirin ise kanaatı olmadığından, rızkı ne kadar çok ve zengin de olsa kalp darlığından kurtulamaz.


  Önceki Sonraki