"Az evvel bir genç geldi. Bir abisi varmış, fabrikada işçiymiş, üç aydır kayıpmış. Tekavüd'üne de bir sene varmış.
"Size geldim!" dedi.
Niçin dedik.
Eve bir mektup göndermiş. (Çinliler İstanbul'u İzmit'i, Gaziantep'i işgal edecekler, ben Düzce'deyim, hemen arsayı satın buraya gelin) demiş.
Bu nereye intisaplı?
Filân yere intisaplı.
Bu kimse taassub içinde kalmış. Cehâlet onu sarmış. Dünyasını da ahiretini de perişan etmiş. Gaybla senin ne işin var?
Hüküm Hazret-i Allah'ındır.
Kim bilir onu ona kim söyledi. O da onunla hayatını perişan etti. Rehberin ne kadar mühim olduğunu buradan anlayın.
Bunlar bizde katiyen barınamazlar ve biz bunları katiyen tutmayız. Sevmeyiz böyle şeyleri."
"Mânâda bir heykelin yanında günlük dersimi yaptığımı gördüm."
"Ders yapılıyor Elhamdülillâh.
Fakat kalp başka muhabbetlerle dolu. Onlar put mesabesinde oluyor. Onları çıkarmamız lâzım.
Çıkarmadıkça dersler lâyık-ı veçhile tesirli olmaz."
•
"Mânâda gördüm ki birisi cehennem azabını anlatıyordu. Ben de sanki o azabı çekiyormuşum gibi bir hâl üzerinde idim."
"Onu ayne'l-yakîn nefsimize duyurmamız lâzım. Râbıta-i mevt'te sanki aynı halin yaşandığı düşünülecek. Kabre girince muazzeb olacağı, sırat köprüsünden geçerken cehenneme düşeceği nefse hatırlatılacak.
"Ey nefis! Gün gelecek sen bunları tadacaksın. Ona göre ayarlan!"
Nefis açlığı ve ölümü hiç sevmez."
"Ömrünü insan yemekle, içmekle, uyku ile israf etmemeli. Çünkü dünyaya bir daha gelecek değil. İbadetini yapsın da derecatı artsın. Yeme-içme, yaşama ise, Hazret-i Allah onların hepsini hazırlamıştır.
Bir insan bir ömür boyu çalışıyor da bir bina yapamıyor. Ya cenneti kazanmak için ne kadar çalışmalı."
•
Ellerine güzel bir çiçek aldılar ve şu sözleri söylediler:
"Hazret-i Allah'ın bu çiçeği halk etmesi ile bütün kâinatı halk etmesi arasında ne fark var?
Bunu yok etmesi ile kâinatı yok etmesi arasında ne fark var?
Bunu bu hale getiren, sana gösteren hep O. Ne güzel halk etmiş."
•
"Allah yolunda yorulduğum ve yıprandığım zamanlar ancak zevk duyabiliyorum.
Başka zamanlar hayatımın boşa geçtiğini kabul ediyorum."
•
"Herkes halk ile olmak istiyor, hayatın Hakk'ta olduğunu kimse bilmiyor."
•
Bir mesele ile ilgili bir kardeşe sözleri:
"Müminin ibtilâsı eksik olmayacağı için, biz bunları çok tabii olarak karşılıyoruz. Söz bile söylemeye lüzum görmüyoruz. Bu sizin ibtilânızdır. Sabır şart. Her sabrın her tahammülün sonu saadettir."
•
"Gönül al da geç. Çünkü geçiciyiz."
•
"Gençleri görünce gönlümüz açılıyor. Güzel bir gül bir bahçede göze çarptığı gibi, onlar da hemen göze çarpıyorlar. Bugün Allah yoluna yönelen gençlere ne mutlu. Çünkü nefsin bütün sahaları açık."
•
"Gençlik elden gidince çok nedamet edeceğiz. Çok çalışalım az nedamet edelim."
•
"Ruhun esareti nefsin hayatı, nefsin esareti ise ruhun hayatıdır. Biz nefsin esaretinden kurtulursak, ruh geldiği makama doğru çıkmak ister. Daha çok yükselirse ölümü dahi tercih eder."