Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ - Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (45) - Ömer Öngüt
Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (45)
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ
Dizi Yazı - Tefsir
1 Mayıs 2023

 

Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (45)

 

3. Hâlî Şükür (2)

Nankör insan sahnede olduğunu unuttu. Yaratan'ını gerçekten bilemedi ve bulamadı. Hazret-i Allah'ın yarattığı mülkün içinde Hazret-i Allah'ı arıyor. Bu bir cehalet değil midir?

Kimi "Göklerdedir." diyor. Kimisi ise "Arşurahman'dadır." diyor. Yani O'nun yarattığı tepside "Yaratan"ı arıyor.

Sen O'nu nasıl bilebilirsin? O'nu bilmen için O'nu bileni bulman lâzımdır. O'nu bileni bulmadıkça Hakk'ı nasıl bilirsin, Hakk'a nasıl varırsın?

"Âlemler"e gelince; Âlemlerden murad; mevcûdiyeti düşünülebilen, Yaratıcı'nın varlığına delil teşkil eden, Allah-u Teâlâ'nın dışındaki canlı ve cansız, maddî ve mânevî, gözle görülen ve görülmeyen, bilinen ve bilinmeyen bütün varlıklardır. O bütün mevcudâtı yaratan ve terbiye eden Rabbü'l-âlemîn'dir, onların tasarruf ve hâkimiyeti kendi idaresinde bulunmakta olup, göklerin ve yerin sırlarını sadece O bilir.

Kur'an-ı kerim'de yetmiş üç yerde "Âlemîn" kelimesi geçmekte olup, bunların kırk ikisinde "Rabbü'l-âlemîn" terkibiyle anılarak Allah-u Teâlâ'nın bütün varlıkların ilâhı olduğu beyan edilmektedir.

Enbiyâ Sûre-i şerif'inin 107. Âyet-i kerime'sinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in "Âlemlere rahmet" olduğu haber verilmektedir.

"Resul'üm! Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiyâ: 107)

Nasıl ki Allah-u Teâlâ Arş'tan bütün insanlara vücud ve hayat veriyorsa, mânevî hayat da yalnız ve yalnız "Rahmeten Lil-âlemin" olan, Allah-u Teâlâ'nın Resul-i Ekrem'i Muhammed Aleyhisselâm'dan gelir. Yani bir kimseye mânen ne verilmişse Allah-u Teâlâ'nın Nûr'u olan Resulullah Aleyhisselâm vasıtasıyla verilmiştir. O mânevî hayat kaynağından hayat suyu gelmedikçe kişide hayat olamaz.

 

"Rahman" ve "Rahîm":

En güzel isimler Allah-u Teâlâ'nındır, o en güzel isimlerle O'na kulluk yapmak ve duâ etmek gerekiyor.

"O Rahman ve Rahîm'dir." (Fâtiha: 3)

"Rahman"; rahmet kelimesinden türemiş olup son derece merhametli demektir. Allah-u Teâlâ'nın sıfat ismidir, rahmeti ezelden ebede sonsuzdur. "Rahmeti büyük" manasındadır. O'nun bütün âlemleri, canlı cansız bütün varlıkları yaratması, canlılara rızık vermesi, her şeyi yerli yerinde nizama koyması, sonsuz rahmetinin bir neticesidir. Hatta bu rahmet o kadar umumî ve şümullüdür ki, hak edip etmemesine, lâyık olup olmamasına bakmaz; mümin-kâfir, mûtî-âsî, âlim-câhil, çalışkan-tembel, haklı-haksız... ayırmadan rahmetini herkese her mahlûka şâmil kılmıştır.

"Rahîm" de aynı şekilde sıfat ismi olup; inanıp sâlih amel işleyenleri, verdiği nimetleri iyiye kullananları ahirette daha büyük ve ebedî nimetler vermek suretiyle mükâfatlandıran demektir. "Çok merhamet eden" manasındadır.

Dünyada inananı-inanmayanı, çalışanı-çalışmayanı ayırdetmeden bütün mahlûkatına sayısız dünyevî nimetler bahşedip, onları korurken; âhirette de inananı, çalışanı ayırıp onları cennet ve Cemâlullah ile mükâfatlandırması, işte bu "Rahîm" sıfatının bir neticesidir.

Allah-u Teâlâ'nın "Rahman" oluşu başlangıcı olmayışı, "Rahim" oluşu ise ölümsüzlüğe göredir. Bundan dolayıdır ki yaratıklar, Allah-u Teâlâ'nın Rahman olmasıyla başlangıçtaki rahmetinden, Rahîm olmasıyla da sonuçta meydana gelecek merhametinden doğan nimetler içinde büyürler. Hem müminlerin hem kâfirlerin Rahman'ı, fakat yalnız müminlerin Rahîm'idir.


  Önceki Sonraki