Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz buyururlar ki:
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- son hastalığında ruhunu teslim ederken şöyle duâ ettiğini işittim:
(Allahümmağfirlî verhamnî ve elhıknî bir-refîkila'lâ)
"Ey Allah'ım! Beni bağışla, bana acı, en yüce dosta kavuştur." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 1665)
•
Enes -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah Aleyhisselâm şöyle buyurmuşlardır:
(Allahümme innî es'elüke minel-hayri küllihi mâ alimtü minhü ve mâ lem a'lemu ve eûzübike mineş-şerri küllihi mâ alimtü minhü ve mâ lem a'lem)
"Allah'ım! Senden bildiğim ve bilmediğim bütün hayırları dilerim. Bildiğim ve bilmediğim bütün şerlerden de sana sığınırım." (Taberânî)
•
Ebu'd-derdâ -radiyallahu anh-den rivayete göre, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
Dâvud Aleyhisselâm'ın duâlarından birisi de şu idi:
(Allahümme innî es'elüke hubbeke ve hubbe men yuhibbuke vel-amelellezî yübelliğunî hubbeke. Allahümmec'al hubbeke ehabbe ileyye min nefsî ve ehlî ve malî ve minel mâil-bâridi)
"Ey Allah'ım! Senin sevgini, seni sevenlerin sevgisini, beni senin sevgine iletecek ameli senden isterim.
Ey Allah'ım! Senin sevgini bana canımdan, âilemden, malımdan ve soğuk sudan daha sevimli kıl!" (Tirmizi)
•
Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ- şöyle buyurmuşlardır:
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir cemaatte oturduğu zaman, Ashab'ı için şu duâyı okumadan nâdiren kalkardı:
(Allahümmaksim lenâ min haşyetike mâ yehûlü beynenâ ve beyne meâsîke ve min tâatike mâ tübelliğunâ bihi cenneteke ve minel-yakîni mâ tühevvinu bihi aleynâ mesaibed-dünya ve metti'nâ biesmâinâ ve ebsârina ve kuvvetinâ mahyeytenâ vec'alhül-vârise minnâ vec'al sa'renâ alâ men zalemenâ vensurnâ alâ men âdânâ velâ tec'al musîbetenâ fî dîninâ velâ tec'alid-dünyâ ekbere hemminâ velâ mebleğa ilminâ velâ tüsellit aleynâ men lâ yerhamünâ)
"Ey Allah'ım! Bize haşyetinden öyle bir pay ayır ki, bu korku sana karşı işlenecek günahlarla aramızda bir engel olsun. İtaatinden öyle bir nasip ver ki, o bizi cennete ulaştırsın. Yakîninden öyle bir hisse lütfet ki dünya musibetlerine tahammül etmeyi kolaylaştırsın.
Yaşattığın müddetçe bizleri kulaklarımızdan, gözlerimizden ve kuvvetimizden faydalandır. Aynı şeyi bizden sonra gelecek olan neslimize de nasip eyle.
İntikamımızı yalnız bize zulmedenlere karşı kıl. Bize düşmanlık edenlere karşı bize zafer ver. Musibetimizi dinimizde kılma. Dünyayı en büyük kaygımız kılma, ilmimizin son hedefi de kılma. Bize merhameti olmayanları üzerimize musallat eyleme." (Tirmizi)
•
Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz buyururlar ki:
Resulullah Aleyhisselâm bir gün bana dedi ki;
"Yâ Âişe! Biliyor musun? Onunla niyaz edildiği zaman duâyı kabul edeceği İsm-i âzam'ını Allah bana öğretti."
Ben de; "Anam babam sana fedâ olsun yâ Resulellah! Onu bana öğretir misin?" dedim.
"Onu sana söyleyemem yâ Âişe!" buyurdu.
Yanından ayrıldım, bir süre sonra tekrar geldim, başından öptüm ve "Yâ Resulellah! Ne olur, onu bana öğret!" dedim.
"Yâ Âişe! Onu sana öğretmem doğru olmaz. Çünkü onunla dünyalık bir şey istemek doğru değildir." buyurdu.
Ben de kalktım, abdest alıp iki rekât namaz kıldım. Sonra Allah'a şöyle duâ ettim:
(Allahümme innî ed'ûkellâhü ve ed'ûker-rahmâne ve ed'ûkel-birrer-rahîme ve ed'üke biesmâikel-hüsnâ mâ alimtü minhâ ve mâlem a'lem en tağfiralî ve terhamnî)
"Ey Allah'ım! Sana Allah İsm-i celil'inle duâ ediyorum, sana Rahman İsm-i celîl'inle duâ ediyorum. Sana Berr İsm-i celîl'inle duâ ediyorum. Sana bildiğim ve bilmediğim bütün güzel isimlerle duâ ediyorum, beni bağışlamanı ve bana merhamet etmeni diliyorum."
Resulullah Aleyhisselâm tebessüm etti ve "Yâ Âişe! İsm-i âzam senin duâ ettiğin isimler arasındadır." buyurdu. (İbn-i Mâce)
•
Hanzala -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Cebrail bana her geldiğinde şu iki duâyı yapmamı emrederdi:"
(Allahümmerzuknî tayyiben vesta'milnî sâlihan)
"Allah'ım! Beni temiz (helâl) ile rızıklandır ve sâlih işlerde çalıştır." (Hâkim)
•
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh- buyurur ki:
Fâtıma -radiyallahu anhâ- Resululllah -sallallahu aleyhi ve sellem-e gelerek bir hizmetçi talep etmişti.
Ona hizmetçi edinmekten daha hayırlı olan şu duâyı okumasını beyan buyurdu:
(Allahümme Rabbes-semâvâtis-seb'i ve Rabbül-arşil-azîm. Rabbenâ ve Rabbe küllî şey'in münzilet-tevrâti vel-incîli vel-fürkânî fâlikal-habbi ven-nevâ eûzübike min şerri külli şey'in ente âhizun binâsiyetihi entel- evvelü feleyse kableke şey'un ve entel-âhiru feleyse ba'deke şey'un ve entez-zâhiru feleyse fevkake şey'un ve entel-bâtinu feleyse dûneke şey'un akzi annîd-deyni ve ağninî minel-fakri)
"Allah'ım! Sen yedi semânın Rabb'i, Arş-ı âzâm'ın Rabb'isin. Sen bizim Rabb'imizsin ve her şeyin Rabb'isin. Tevrat, İncil ve Furkan indiren, tohum ve çekirdekleri açansın. Her şeyin şerrinden sana sığınıyorum. Her şeyin nâsiyesi senin elindedir. Evvel sensin, senden önce bir şey yoktu. Âhir sensin, senden sonra da bir şey kalmayacak. Sen Zâhir'sin, senin üstünde bir şey mevcut değildir. Sen Bâtın'sın, senin dışında bir şey yoktur. Benim borcumu ödeyiver, beni fukaralıktan kurtar, beni zengin kıl!" (Tirmizî)
•
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
"Ey Ebu Bekir'in kızı! Diğer duâları da içine alan duâları sana söyleyeyim mi? Şöyle duâ et!" buyurdular:
(Allahümme innî es'elüke minel-hayri küllihi âcilihi ve eecilihi mâ alimtü minhu ve mâ lem a'lem. Allahümme innî es'elükel-cennete vemâ karrebe ileyhâ min kavlin ve amelin. Allahümme innî es'elüke mimmâ seeleke rasûlüke ve eûzübike mimmâs-teâze bike minhu rasûlük. Allahümme mâ kadayte lî fec'al âkibetehû rüşden)
"Ey Allah'm! Senden, öncelikle veya gecikmeli, bildiğim veya bilmediğim hayırların hepsini istiyorum. Ey Allah'ım! Senden cenneti ve ona yaklaştırıcı ameli istiyorum. Ey Allah'ım! Resul'ünün senden istediği şeyden bende istiyorum. Ey Allah'ım! Resul'ünün sana sığındığı şeyden ben de sana sığınıyorum. Allah'ım! Benim için hüküm kıldığın şeyin sonucunu doğru yola ulaştır." (İbn-i Mâce)