"İnsanlar kimi zaman musibetlerle, kimi zaman nimetlerle, kimi zaman darlık kimi zaman bollukla, kimi zaman hastalık, kimi zaman sağlıkla imtihandan geçmektedirler.
"Andolsun ki biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan canlardan ve mahsullerden yana eksiltmekle sizi imtihan edeceğiz." (Bakara: 155)
Hazret-i Allah bizi, Âyet-i kerime'de buyurduğu üzere korku, açlık, maldan-mülkten eksiltmeler gibi çeşitli hallerle imtihan ediyor. Dilerse başımıza birçok insanları musallat eder. Bu imtihanlar bu ibtilâlar kendi durumumuzu öğrenmek içindir. Yoksa ilm-i ezeli'de ne yapacağımızı biliyordu.
İbtilâlara sabredip ilâhi hükme teslim mi olacaksınız, yoksa olmayıp isyan mı edeceksiniz? Böylece bu durum ortaya çıkmış olacak.
Çünkü imtihan bir mihenk taşı gibidir, kişinin iç durumu imtihan neticesinde anlaşılır.
Dilediği kuluna mal ve servet verir, onunla kendisini imtihan eder. Tâ ki emr-i ilâhîye uyup uymadığı, o serveti nereden elde edip ne gibi yerlere sarf ettiği, zekâtını verip vermediği meydana çıksın. Kimisini fakir düşürür, çeşitli musibetlere uğratır, o şekilde imtihan eder. Bazen de sıkıntı ve hastalık vererek canları hususunda imtihana çeker.
Herkes bu imtihandan geçmektedir. Kişi dininde kuvvetli ise imtihanı arttırılır. Rızâ gösteren kulundan da râzı olur.
Hadis-i şerif'te:
"İnsanlar içinde en ziyade mihnet ve meşakkatle imtihan olunan Enbiyâ-i izam, ikinci derecede Evliyâ-i kiram ve üçüncü derecede onlara benzeyen kimselerdir." buyuruluyor. (Tirmizî)
Allah-u Teâlâ'nın her türlü hükmüne râzı olmak, hoşnutluk göstermek amellerin en faziletlisi, ahlâkın en güzelidir.
Kur'an-ı kerim'de;
"Kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın." buyuruyor. (Bakara: 195)
Biz tedbiri çok severiz. Lâkin takdirden de kurtuluş olmaz. Yeter ki biz Allah'ımıza sığınalım. O'nun rızâsı yolunda yürüyelim."
"Birçok rüyâların hakikati size anlatılmış değildir. Bize ait noktaların hepsini kapalı geçmişizdir, onu başka tarafa çekmişizdir. Niçin? Hakk Celle ve Alâ Hazretleri bu kölesine mahviyyeti sevdirmiştir. Nefsin küçücük bir nem alması bile doğru değil. Bütün büyüklük O'na mahsustur, bütün faziletler O'nundur. Her şey O'nun ve O'ndan olduğu için bunların hepsinden uzak durmak istiyoruz. O murad ederse iyilik, murad ederse şer husule gelir. Her şeyin fevkinde ise O'nun rızâsıdır. Her türlü tecelliyat keşf-ü keramet dahi O'nun rızâsının yanında hükümsüzdür. Biz bu noktalar üzerinde bulunuyoruz. İhvan mahviyyetle yetiştiğini, nasıl ve niçin terbiye edildiğini bilmesi lâzım. Yolumuz her gösterişten uzak, her gayeden asudedir. Her şey Hakk'ta toplanır. Mevlâ dilediğini dilediği merkezden geçirir. O merkeze uğratmadıkça, o kapıdan geçirmedikçe almaz. Nerede olursa olsun, nereye giderse gitsin, O nasıl murad ederse öyle olur."
"Geçici bir dünya için ne kadar çalışıyoruz. Aman aç kalmayalım, aman muhtaç olmayalım diye bu hayalât dünyaya ne kadar meyil veriyoruz. Ya hayat-ı ebediye'nin sermayesi için ne kadar çalışmamız lâzım? İşte en güzel çalışma budur. Maksat yok, menfaat yok, makam ve rütbe yok, sırf Allah için çalışmak var.
Nasibi olan az sözle de hemen alır. Nasibi olmayana çok söz de versen para etmez.
Hayatta ne zaman olursa olsun, nerede olursa olsun lâzım gelen şeyi nakletmek lâzım."
"Hakikat ehli sahadan çekildikçe, fâsıka sahayı bırakmış olur. Müslümanların ekserisi sessiz olduğu için, bu yüzden ehl-i fesâd sahayı istilâ ediyor."
•
"Bir kişi bu zamanda kurtuldu ise, ona Cenâb-ı Allah'ın lütfu isabet etmiştir."
•
"Cenâb-ı Allah'ın korudukları cidden düşmez. Herkes düşmeye mahkûmdur, O'nun korudukları müstesna.
Hiçbir fert kendisine dayanmamalı, nefsine güvenmemeli.
Dayanmak ve güvenmek, helâk olmaktan başka bir şey değildir."
•
"Biz belki Cenâb-ı Allah'ın büyük ihsanları ile karşı karşıya geliyoruz. Büyük makam ve mevkilerde de bulunduğumuz halde, gerek kafamız gerek kalbimiz meşgul olduğundan bir şey alamıyoruz.
Dolu olanlar doldukları için alamazlar.
Boş olanlar nasiplerini alırlar. Almamız için boşalmamız lâzım."
•
"Güzel amel insanı hep güzelliğe sevkeder. Bu güzellik hayat-ı ebediyeyi kazandırır. Fakat çirkin işler işlersek bize çirkin diyecekler, çirkin yere koyacaklar."
•
"Çalışmak çok iyidir. Çalışan insan muhtaç olmaz, yük olmaz, birçok faziletleri vardır. İbadetin onda dokuzu helâl lokmada olduğuna göre, en mühimi helâl lokmadır. İnsan çalışmasına çok güzel dikkatle eğilecek ki, ibadetinde ihlâslı olsun."