Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir defasında Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Efendimiz'in elinden tutmuştu;
"Yâ Resulellah! Sen bana canımdan başka her şeyden daha sevgilisin." deyince buyurdular ki:
"Hayır! Hayatım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ben sana canından daha sevgili olmadıkça imanın kemâle ermez."
Bunun üzerine Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- "Öyle ise, şu anda yâ Resulellah! Sen canımdan da sevgilisin." diyerek bağlılığını ifade etti.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz;
"Yâ Ömer! Şimdi imanın kemâle erdi." buyurdular. (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 2069)
İşte bu en büyük delildir. Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Efendimiz böyle söylerse, Resulullah Aleyhisselâm ona böyle söylerse acaba bizim durumumuz ne olur? Bu hususu ibretle kıyas etmemiz gerekiyor.
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
"Hayber savaşı'nın vukû bulduğu gün Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in ashâbından birkaç kişi gelerek 'Filân şehit, filân şehittir!..' dediler. Nihayet bir kişinin yanına vararak 'Bu da şehittir!' dediler.
Bunun üzerine Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
"Hayır! Ben onu aşırdığı bir hırka yahut yağmurluktan dolayı cehennemde gördüm." buyurdu.
Sonra da:
"Ey Hattab oğlu! Git de: 'Cennete müminlerden başkası giremez.' diye topluluğun içinde nidâ et!' buyurdu.
Ben de çıktım ve:
'Dikkat! Cennete müminlerden başkası giremez!' diye nidâ ettim." (Müslim: 114)
Şehitlik dünyada ulaşılabilecek mertebelerin en üstünü olduğu için, Ashâb-ı kiram -radiyallahu anhüm- Hazerâtı savaşlarda şehit olanlara gıpta ederlerdi. Burada, şehit olanları Resulullah Aleyhiselâm'a haber vermelerinin sebebi de bu imrenme duygusudur. Çünkü onlar Allah-u Teâlâ'nın şu Âyet-i kerime'sini çok iyi biliyor ve bu ilâhî beyandaki ölümsüzlerden olmak istiyorlardı:
"Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin, bilâkis onlar diridirler. Fakat siz farkında değilsiniz." (Bakara: 154)
Böyle olduğu halde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, şehit olduğu haber verilen kişinin, ganimetten çaldığı bir hırkadan dolayı cehennemde olduğunu bildirmiştir.
•
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Efendimiz kıtlık başgösterdiğinde, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in amcası Hazret-i Abbas -radiyallahu anh- ile tevessül ederek:
"Yâ Rabb'i! Kuraklık içinde kalınca Peygamber'imiz ile sana tevessül ederdik. Bize yağmur verirdin. Şimdi onun amcası ile tevessül ederek senden niyaz ediyoruz, bize yağmur ihsan et!" diye duâ ederdi ve yağmur yağardı. (Buhari)
Hazret-i Allah Habib-i Ekrem'inin yüzüsuyu hürmetine onun aslına da bu lütfu bahşetmiş. Ve onun yüzüsuyu hürmetine bu aslına bahşettiği nimetten beşeriyet istifade ederdi. Allah-u Teâlâ'nın rahmetine nâil olurdu. Ve şükrünü, şükranını arttırırdı.