"Beni bana bırak!" veyahut "Bana karışma!" ... Birçok gencin son zamanlarda çok rahatça ebeveynlerine söyledikleri cümleler.
Ebeveynler çocuklarının istek, arzu, merak ve yanlışları karşısında uyarı ve nasihatler vermeye gayret ederler, ve bazen adeta yakarışta bulunurlar. Çünkü şeytan ve şeytanlaşmış insanların ortalığı sardığı bu ahir zamanda bir sorumluluk hissiyle, bir ebeveyn refleksi olarak çocuklarını dillerinin döndüğü, ellerinden geldiğince korumak ve muhafaza etmek isterler.
Ancak bu iyi niyetli nasihatlere karşılık verilen cevap çoğunlukla "Beni bana bırakın!", "Karışma!", "Canım nasıl isterse öyle yaşarım, yaparım" olur.
Bu cümleler ile genç birey kendi ayakları üzerinde durmak ve bağımsız bir şekilde özgür olmak içgüdüsünü yansıtır, aynı zamanda da hesaba çekiliyormuş gibi hisseder ve bundan rahatsızlık duyar.
Oysa bu gibi düşünceler bilinçli bir şekilde; dizi, filim ve müziklerle gençlerimizin beynine empoze edilmektedir. Bu sektörde yerli yabancı artık fark etmiyor. Sadece beş parmağı geçmeyecek şekilde az bulunan bazı yerli yapımlar hariç bu doğrultuda çok olumsuz mesajlar veriliyor. Bu gibi şeyler 30-40 sene önce de vardı, ancak günümüzde adeta bir örümcek ağı gibi gençlerimizi ve çocuklarımızı kuşatmıştır. Artık aleni bir şekilde dinsizlik, uyuşturucu vs. her türlü melanet zerkedilmektedir.
Mesela;
"Düştüm tanrının tuzağına" gibi ifadelerle dinsizlik;
"Yumuşak duman, bulut kadar hafif" gibi cümlelerle uyuşturucu kullanımı,
"Ölümsüz kıl nefretimi" gibi sözlerle isyan, şiddet ve asabiyet;
"İç sesini dinle" tavsiyeleriyle nefsin sesine kulak verip arzular peşinde koşma mesajları verilmektedir.
Birçok gencimiz son zamanlarda bozuk plak gibi hatta koro halinde aynı cümleleri tekrar eder duruma gelmiş bulunmaktalar.
Örneğin; "Allah beni yaratırken, bana mı sordu?" diyor bazıları. Oysa ki "Sen var mıydın ki sana sorsun?" diye sorası geliyor insanın.
Hazret-i Allah (c.c.) Âyet-i kerime'sinde:
"Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." buyuruyor. (Zâriyat: 56)
Yolda yürürken, bir muhtaca merhametimiz gereği yardım yaparız. Bu yardımımıza, görünüşte bizim bir ihtiyacımız yoktur. Oysa yardım etmek insana manevî bir haz verir, kişinin kendini iyi hissetmesine vesile olur. Bu hususta bazı araştırmalar da yapılmıştır.
İbadete olan ihtiyaca da böyle bakabiliriz. Bir ihtiyaç var ama bu ihtiyaç bize bakıyor. Yoksa Allah'a değil. Bütün insanlar isyanda veya secdede olsalar, O'nun ilim ve kudreti ne artar ne azalır. Demek bir ihtiyaç var ama bu ihtiyaç Hz. Allah'a değil bize bakıyor. Allah-u Teâlâ'nın bütün emirleri ve nasihatleri insanın iyiliği ve faydası içindir.
Gençlerimize hayatın gayesi bilinçli bir şekilde unutturulmaya çalışılıyor. Gençlerimize hayatın gayesi; rahatça yaşamak ve gafletle lezzetlenmek, heveskârlı, gelip geçici istekler peşinde koşmak olarak gösterilmek isteniyor. Oysa ki gerçek ve ebedî (sonsuz) "Rahatça ve zevkle" yaşamanın meşru ve gafletsiz yolu var. Bu yolun Hazret-i Allah'ın emir ve yasaklarında olduğunu maalesef bilmiyor, görmüyor ve anlamıyorlar.
Peki gençlerimiz ile işler bu noktaya geldiyse ne yapılmalı?
• Hz. Allah'a sığınmalı ve bol bol dua edilmeli. Çünkü Hadis-i şerif'lerde anne-babanın evladına duasının fazileti haber verilmektedir.
• Belli bir yaştan sonra asla şiddete sözel olarak dahi başvurulmamalıdır.
• Tatlı dil ile gencin bir evi olduğu, bu evin içinde de onu her daim seven ebeveynleri olduğunu hissettirmek gerekir.
Eğer 0-7 yaşta gereken manevi eğitim verildiyse umutla beklerken ve gencin yaşadığı olumsuz deneyimleri içiniz kan ağlayarak izlerken durumu değiştirmek için fazla bir gücünüz ve yetkiniz yok artık. Bununla beraber olumsuz gördüğünüz işlerini onaylamadığınızı da bilmesi gerek. Aradaki ince çizgiyi muhafaza etmek emek isteyen zor bir iş. Uygun bir şekilde nasihat etmek, zıtlaşmadan ve mümkünse 3. şahısları kullanmak gibi yöntemlerle farkettirmeden yanlışlarını engellemeye çalışmak gibi yöntemler kullanılabilir. Süreci zorlayarak ipleri koparma noktasına getirirseniz, bilin ki "Çakallar beklemede!"
Her daim niyetlerimiz hayır, akıbet hayır olsun inşallah. Elbette Bâki olan Allah, hayatını kendi yolunda sarf eden, çocuklarını da O'nun yolunda eğitmek isteyen ebeveynlerin ömrünü, ebedî bir ömürle taltif edecektir. Bu dünyada O'nun yolunda harcanan her saniyenin karşılığını da ebedî olarak verecektir.
Allah-u Teâlâ sanatıyla, kelâmıyla ve peygamberleriyle bizimle konuşuyor. Biz yaratılan, O ise yaratan. O halde Rabb'im O'nun Halik, bizim ise aciz bir mahluk olduğumuzu unutturmasın.
"Rabb'im bizi bize bırakmasın!"
Âmin.