Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Gündem - Terörle Mücadelede Yeni Bir Aşamaya Geçmemiz Lâzım - Ömer Öngüt
Terörle Mücadelede Yeni Bir Aşamaya Geçmemiz Lâzım
Gündem
Uğur Kara
1 Aralık 2022

 

Terörle Mücadelede Yeni Bir Aşamaya Geçmemiz Lâzım

Terör örgütünü aklamaya çalışan açıklamalar sadece Amerika gibi ülkelerden değil, içerideki uzantılarından da geliyor. Bunlar en büyük cesareti bu ülkelerden alıyor. Bu sebeple terörle mücadelede artık yeni ve başka bir aşamaya geçmek gerekiyor.

 

Türkiye PKK terörünün çok can yaktığı yıllar boyunca Kuzey Irak’a defalarca operasyon yaptı, birçok teröristi etkisiz hâle getirdi ve fakat geri döndü.

Ancak özellikle 15 Temmuz’dan sonraki süreçte Türkiye terör örgütünün yuvalandığı Kuzey Irak ve Suriye’deki alanları adım adım temizliyor ve olması gerektiği gibi terör örgütünün tekrar yerleşmesini engellemek için oralara yerleşiyor. Bu durum kırk yıllık terörle mücadelede başka bir aşamayı işaret ediyor.

Türkiye terör örgütüne çok büyük darbeler vurdu, vuruyor. Ancak terör örgütünü ABD, AB, İsrail, Rusya, İran gibi hemen bütün ülkelerin desteklemesi harp sahasında yaşadığı o kadar hezimetlerine rağmen örgüte bir moral-motivasyon kaynağı oluyor. Irak ve Suriye’deki bataklık tamamen kurutulamıyor.

PKK yıllarca birçok dağ silsilesinin, yüzlerce mağaranın bulunduğu Kuzey Irak’ı terör üssü olarak kullandı. Amerika “Kürt devleti” kurma siyasetinin bir parçası olarak Suriye’de PKK’yı yeni bir konuma taşıdı. Silah, eğitim, lojistik vs. her türlü desteği verip PKK’ya adeta bir devlet hediye etmeye çalıştı. ABD bu desteği meşrulaştırmak için de DAEŞ ile mücadele yalanını kullanıyor. Rusya ve ABD Suriye’deki hava sahasını paylaştılar ve Türkiye’nin girmesini engellediler. PKK’nın arkasındaki bu destek ve örgüte daha sofistike silahlar verilmesi buradaki terörle mücadeleyi de buna göre şekillendirdi. Bu desteğe rağmen Türkiye PKK’yı Afrin gibi terör tahkimatının en sağlam olduğu yerlerde bile tarumar etti.

Kuzey Irak’ta terörün kökünü kurutmak gayesiyle başlatılan bir dizi operasyon fasılasız bir şekilde halen devam ediyor. “Pençe” ismi verilen bu operasyonların ilki 3 buçuk yıl önce 27 Mayıs 2019'da başladı.

Pençe-1, Pençe-2, Pençe-3, Pençe-Kartal, Pençe-Kaplan, Pençe-Kartal 2, Pençe-Şimşek, Pençe-Yıldırım ve 17 Nisan 2022’de başlayıp hâlen devam eden Pençe-Kilit Operasyonları ile Hakurk, Sinat-Haftanin, Sincar, Karacak, Kandil, Zap, Avaşin-Basyan, Gara ve Metina bölgelerinde toplam bin beş yüz terörist etkisiz hâle getirildi. Sığınaklar, mağaralar imha edildi, birçok silah ele geçirildi. Etkisiz hâle getirilen bin beş yüz teröristin 500’ü Zap bölgesinde yoğunlaşan Pençe - Kilit operasyonundan.

Zap terör örgütünün yıllarca yuvalandığı, “Girilemez” dediği, birçok mağaranın bulunduğu, bazı örgüt yöneticilerinin ve diğer operasyonlardan kaçan teröristlerin sığındığı çok kilit bir bölge. Adeta terör örgütünün son sığınağı konumunda. Türk Ordusu bu kilidi kırdı ve bu zorlu coğrafyayı temizliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin buradaki başarısı karşısında örgütün sözde yöneticileri şokta. Büyük bir panik ve moral bozukluğu içine giren örgüt mensupları canlarını kurtarmanın yollarını arıyor. Bölgede kontrolün tamamen sağlanması an meselesi. Zap'ın temizlenmesiyle Irak-Türkiye sınırına terör kilidi vurulmuş olacak.

Türkiye Suriye’de ise Amerika ve Rusya olduğu için ve DAEŞ ile mücadele bahanesi ortada dolaştığı için sınırdan 30 km. kadar bir derinlikte güvenlik koridoru oluşturmakla kifayet etmeye çalışıyor. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı adıyla bir dizi operasyon’da Afrin başta olmak üzere birçok yerde güvenli bölge oluşturuldu. Ancak Amerika ve Rusya’nın müdahalesi ve verdiği sözler sebebiyle bütün sınır boyunca kontrolü sağlayamadık. Bize verilen sözlerin hilafına Suriye sınırında Ayn-el Arap (Kobani) gibi yerlerde PKK Türkiye ile sınır paylaşmaya ve terör yapmaya devam ediyor. Türkiye buralarda da temizlik yapacağını açıklamıştı, ancak Yunanistan’ı başımıza sardılar ve operasyon ertelendi. Taksim’deki terör olayından sonra ise Türkiye terör örgütüne yönelik en büyük, en kapsamlı ve en etkili hava harekâtını yaptı. Çok sayıda mağara, tünel, depo ve terör karargahı imha edildi. Aralarında sözde yöneticilerin de bulunduğu çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi. Bu harekâta “Pençe” serisinden isim verilerek “Pençe-Kılıç” denilmesi dikkat çekti. Zira TSK Pençe isimlerini Kuzey Irak’taki harekâtlar için kullanıyordu. Türkiye kararlı, Suriye’de yeni bir kara harekâtı her an başlayabilir.

PKK’nın özellikle Zap bölgesinde yaşadığı hezimet örgütte çok büyük bir yıkım ve moral çöküntüye sebep oldu. PKK Pençe-Kilit operasyonu başladığı Nisan ayından beri terörü metropollere taşımaya çalışıyordu. Ancak Türkiye terörün belini kırdığı ve istihbaratta büyük aşama kaydettiği için eylem yapamaz hâle gelmişlerdi. Güvenlik güçlerimizin ördüğü duvarı aşabilmek için daha önce eylem yapmamış kişileri, Afrika kökenli Arap teröristleri kullandılar ve Taksim’de bomba patlatmakta muvaffak oldular. Biri küçük çocuk 6 sivil hayatını kaybetti. Gaziantep’in Karkamış ilçesinde okullara havan attılar. Birisi çocuk üç sivil hayatını kaybetti. PKK’nın sivil katliamları ile anılması örgüte zarar veriyor ancak çok sıkıştılar, kanla beslenen örgüt, elemanlarını tutmak için kana, çocuk kanına ihtiyaç duyuyor. Buna rağmen hava harekâtını eleştiren, devleti suçlayan, terör örgütünü aklamaya çalışan açıklamalar sadece Amerika gibi ülkelerden değil, içerideki uzantılarından da geliyor. Bunlar en büyük cesareti terörü destekleyen ülkelerden alıyor. Bu da o kadar muvaffakiyete rağmen terörün bitmesine engel oluyor.

Bu sebeple terörle mücadelede artık yeni ve başka bir aşamaya geçmek gerekiyor. Terör belediyelerine kayyum atanması nasıl olumlu sonuç verdi ise bu gibi meşru kurumlara terörist taşıma aracı durumundaki yapıların da kapatılması gerekiyor. Bunları meşrulaştırma anlamına gelen her türlü hareket, hele hele çözüm süreci benzeri bir cendereye girmek çok büyük bir hata olur.

Ve daha önemlisi terörü destekleyen ülkelere karşı; “Terörü destekleyen ülke” olduklarını, bizim “Kürt halkını özgürleştirmek” istediğimizi, PKK’yı destekleyenlerin “Kürt düşmanı” olduklarını söyleyen yeni bir dil, yeni bir siyaset, azimli bir dış baskı geliştirmemiz gerekiyor.

Türkiye terörle, terörün arkasındaki küffarla mücadelesinde kararlı ve keskin bir siyaseti ne pahasına olursa olsun daha etkili bir şekilde devam ettirmelidir.


  Önceki Sonraki