Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
İSLÂM İLMİHALİ - Ölümün Hakikati Cenaze İşleri ve Berzah Hayatı (25) - Ömer Öngüt
Ölümün Hakikati Cenaze İşleri ve Berzah Hayatı (25)
İSLÂM İLMİHALİ
Dizi Yazı - İslâm İlmihali
1 Aralık 2022

 

İSLAM İLMİHALİ

Ölümün Hakikati Cenaze İşleri ve Berzah Hayatı (25)

Cenaze İşleri (10)

 

Cenazenin Taşınması (2)

Cenaze vakar içinde takip edilmelidir.

Ebu Musa -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir cenazenin süratle götürüldüğünü görmüştü.

“Sükûnetle gidin!” buyurdu. (İbn-i Mâce: 6438)

Merasime katılanlar yolda lüzumsuz lâkırdı etmemeli, yüksek sesle konuşmamalı, gülmemeli, tefekkür-ü mevt ile meşgul olmalı; bir gün kendi hayatlarının da son bulacağını düşünmeli, sanki tabutun içinde kendileri gidiyormuş gibi, hallerinin ne olacağını göz önüne getirerek ölümden ibret almaya çalışmalıdırlar. Çünkü gidenle kalan arasında bir günlük zaman var. Bugün o, yarın ben.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerde buyururlar ki:

“Hastaları ziyaret ediniz ve cenaze merasimine katılınız; zira bunlar ahireti hatırınıza getirirler.” (Münâvî)

“Ölümü çokça hatırlayanları Cenâb-ı Allah sever.” (Münâvî)

Cenazenin arkasında yüksek sesle zikirde ve kıraatte bulunmak ve bağırmak mekruhtur.

Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ-:

“Ölü için mağfiret isteyin ki Allah da size mağfiret etsin!” diyen bir kimseyi duymuş, onu ikaz etmek için:

Allah seni mağfiret etmesin!” demiştir.

Bu hususta sözü uzatmak, lüzumsuz lâf sarfetmek haramdır, bunu yapanlara karşı çıkılması gerekir.

Cenazeyi hızlı götürmek müstehap olmasına rağmen, ölünün sarsılacak derecede hızlı götürülmesi de mekruhtur.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:

“Bir ölü tabuta konulup taşınırken, iyi bir kişi ise:

‘Beni bir an evvel yerime ulaştırınız!’ der. Kötü bir kişi ise:

‘Eyvah! Beni nereye götürüyorsunuz?’ diye feryat eder.

Bu sesi insanlardan başka her mahlûk duyar. Eğer insan da bunu duymuş olsa, derhal bayılırdı.” (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 652)

Kadınların cenazeye iştirak etmeleri harama yakın mekruhtur. Katılanlar sevap değil günah kazanmış olurlar.

Çelenk götürmek, cenazeyi katafalka koyarak saygı duruşunda bulunmak, görev yaptığı yer veya yerlere götürerek başında nutuk çekmek, bando gibi müzikli âletlerle kaldırmak, alkışlamak, ölünün fotoğrafını tabuta ve yakalara takmak kesinlikle câiz değildir. Hıristiyan Avrupa’dan memleketimize sokulmuş küfür âdetleridir. İslâmiyet’le hiçbir surette bağdaşmaz.

Mezara götürülen cenazelere el kaldırıp selâm vermek de hiçbir esasa bağlı değildir.

Cenaze için ayağa kalkmak, başka milletlere kendini benzetmek hükmünde olduğu için mekruhtur. Bir engel yoksa ayağa kalkıp cenazeyi takip etmelidir.

Cenaze kabre götürülüp omuzlardan indirilince cemaat bir mahzur yoksa oturur. Yardımlaşmaya ihtiyaç duyulacağı için bundan önce oturmaları mekruh olduğu gibi, bundan sonra ayakta durmaları da mekruhtur.

Kabrin derin ve geniş kazılması gerekir. Fakat yarım insan boyu derin olması da yeterlidir.

Cenaze kabre kıble tarafından konulur, sağ tarafı üzerine kıbleye döndürülür, kefenin baş ve ayak tarafındaki bağları çözülür.

Kabre indirirken şöyle söylenir:

“Bismillâh ve alâ sünneti Resulillâhi sallallahu aleyhi ve sellem”

“Allah-u Teâlâ’nın adına sığınarak ve Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in sünnetine uyarak toprağa veriyoruz.” (Tirmizî)

Kadınları kabre koyacak kimselerin mahremleri olmaları evlâdır. Kabre yerleştirilinceye kadar üstüne bir perde örtülür...


  Önceki Sonraki