Allah-u Teâlâ kıyamete kadar gelecek olan müminlere hitap ederek, onları dünya ve ahiretteki en kârlı kazanca dâvet etmektedir.
Buyurur ki:
“Ey iman edenler! Elem verici can yakıcı bir azaptan sizi kurtaracak bir ticaret yolunu göstereyim mi size?” (Saf: 10)
Bu soru teşvik için sorulmuştur. Bundan sonra Allah-u Teâlâ şöyle buyurarak bu ticareti açıklamıştır:
“Allah’a ve Resul’üne imanda sebat eder, Allah yolunda mallarınızla canlarınızla cihad edersiniz.
Eğer bilirseniz bu sizin için çok daha hayırlıdır.” (Saf: 11)
Osman bin Ma’zun -radiyallahu anh-ın: “Yâ Resulellah! Allah katında hangi ticaretin daha sevimli olduğunu bilmek isterdim, ki o ticareti yapayım.” demesi üzerine bu Âyet-i kerime’ler nâzil olmuştur.
Ticaret; kişinin kazanç arzusu ile malını, emeğini, her türlü kabiliyetini ortaya koyarak kâr elde etmesidir. Bu bakımdan iman ve Allah yolunda cihad etmek, ticarete benzetilmiştir. İnanan, malı ve canı ile cihad eden kimse; elem verici azaptan kurtulmak için, Allah katındaki büyük mükâfatı elde etmek için, sözde kalmamış, yapabileceğini yapmıştır. Maddi kazancını Allah yolunda sarfettiği için manevî kazanca dönüştürmüştür.
Bu çok kârlı ticaretin ilk uygulayıcıları Ashâb-ı kiram Hazerâtı’dır. Onlar sadece iman etmekle kalmadılar, o imanın gereği olarak canlarıyla mallarıyla Allah ve Resul’ünün yolunda cihad ettiler.
Bu ticaretin asıl kârı ahirette görülecektir.
“İşte bu takdirde Allah günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki hoş ve güzel meskenlere yerleştirir.
İşte bu pek büyük bir kurtuluştur.” (Saf: 12)
Bu ticaret öyle büyük bir kazanç yoludur ki, artık ondan öte bir kazanç düşünülemez. Dünya ticareti ile kıyas bile edilemez.
Yaptığı ticaretten çok çok kâr eden bir kimse, etrafındaki insanlar tarafından parmakla gösterilir, herkes kendisine imrenir. Tasavvur edin ki günleri sayılı olan dünya hayatına karşılık ebedi ahiret hayatını kazanan kimsenin kârı ne ile kıyaslanabilir?
“Hiç şüphesiz Allah yolunda savaşıp düşmanları öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını Allah cennet kendilerinin olma karşılığında satın almıştır. Onlara vaad olunan cennet haktır ki, Tevrat’ta da İncil’de de ve Kur’an’da da sabittir. Allah’tan ziyade ahdine vefa gösteren kimdir? O halde yaptığınız bu hayırlı alış verişten dolayı sevinin. İşte bu çok büyük bir saâdettir.” (Tevbe: 111)