“İnsan zannederki ben bu kapıdan çıkarsam, diğer bir kapıdan girerim. Hayır Allah yolu böyle değildir.
Meselâ; bırakılanlar var, hiçbirini emirsiz almıyoruz. Çünkü benim yolum değil. Biz de emir kuluyuz. Emirle alır, emirle bırakırız.
Hazret-i Allah’ın yolundan kovduğunu hiç kimsenin almaya salâhiyeti yoktur, kimse tasarruf edemez. Ancak emir verecekler alacağız ve yolun yolcusu olacak. Yoksa dünyanın kapısını dolaşsa, başka türlü içeriye giremez.
“Şuraya intisap edecek, filân yere girecek...” Hayır hayır!.. Hiç kimse onları kurtaramaz. Hatta bazıları hakkında;
“Gittikleri yeri bile helâk ettiler!” buyuruldu.
Sonra oradan da kopmuşlar.”
“Hazret-i Allah’ın sırf kendisi için halk ettiği kullar var. Onlar yalnız Hazret-i Allah’ı sever, Hazret-i Allah’da onlarda tecelli ettiği gibi hiç kimsede tecelli etmemiştir.
O Hazret-i Allah’ın sırrı, Hazret-i Allah’da onun sırrıdır. Bu gizli cereyanı kimse bilmez, kimse görmez, kimse vâkıf olamaz.
O nasıl tecelli ettiyse o kul öyledir.”
“Kişi her an kendini kontrol etmeli. O anda kiminle baş başayım, kiminle konuşuyorum, kiminle düşünüyorum?
Tek kelime ile kiminleyim?
Rahman ile dolan bir insandan Rahmâni mevzular, ilâhi ilhamlar doğar. Hazret-i Allah’ın lütfu tecelli eder.
Nefsâni arzular ve düşünceler üzerinde duruyorsa, nefis onda tulu ediyor, icraatını da yapıyor demektir.
Boş ve lüzumsuz mevzularla meşgulse şeytanın evvelden ektiği tohumlar filiz vermiştir.
Bu üç nokta göz önünde bulundurulmalı, kişi kendini dâima kontrol etmeli.”
•
“Herkes çalışıyor; kimisi hayırda, kimisi şerde. İyinin vazifesi iyiliktir, kötünün vazifesi kötülük.
Hayırda çalışan hayrını artıracak, sermayesini çoğaltacak.
Şerde çalışan, kötülüğünü artıracak, âkıbetini hazırlayacak.
Nihayet yol kesilecek, herkes kazandığı ile huzura çıkacak.”
“Her bitkinin kendisine mahsus bir şifâsı olduğu gibi, Kur’an-ı kerim’in de her bir Âyet-i kerime’sinde ayrı bir şifâ vardır.
“Biz Kur’an’dan öyle şeyler indiriyoruz ki, müminler için şifâ ve rahmettir. Zâlimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.” (İsrâ: 82)
Bu şifânın sahası çok geniştir. Kalp hastalıklarına şifâdır, vücud hastalıklarına şifâdır... Bütün dertlerin devası ve kaynağı Kur’an-ı Azimüşşan’dır.
Rahmete gelince; bakıyorum uçsuz bucaksız sonsuz bir derya...
Sen o deryanın içine girersen hiç kuru yerin kalır mı? İşte onu sana bahşetmiş. Girmek için daha ne bekliyorsun?
Onun iç âlemine nüfuz etsene. O deryaya dal ki için, dışın ıslansın.”
“Allah’ımız cümlemizi rızâsında var etsin. O rızâsında var olmak yok mu, Hazret-i Allah o kulları kendi muhabbeti ile hallendirir.”
•
Hakk’ın tecelliyatına mazhar olan Zevât-ı kiram’dan mevzu açılmıştı. İzah ettiler. Akabinde şu sözü söylediler:
“Bu mevzu zâhiri ilimle anlaşılmadığı gibi, tarikat ilmiyle de anlaşılmaz. Hatta marifet ilmiyle de çözülmez. Hakikat ilminin sahasıdır.”
•
“İnsan bir Takvîm’dir. Kâinatta ne ki varsa sende mevcuttur. Sen ne ararsan kendinde ara, dışında bir şey arama.”
•
“Hazret-i Allah ezelden ikram ve ihsanda bulunursa önüne bir rehber çıkarır, o rehber vasıtası ile zamanla nasibini alır. O rehberden rehberlere geçilir.”
•
“Allah’ın Resul’ü nereye ayağını basmışsa oraya basacağız, nereden çekmişse oradan çekeceğiz.”
•
“İnsan hayatını zincirlemeli, hiç boş vakit bırakmamalı. O zaman çalışma da ibadet oluyor.”
•
“Hangi ehl-i hakikata sorsanız gitmek taraftarıdır.
Bunun iki sebebi vardır:
Birincisi güzel bir an eline geçmiştir, o anda gitmek ister.
İkincisi ise geleceğinden korktuğu için. “Ya Allah’ım beni nefsime bırakırsa helâk olurum” diye korkar.”
•
“Bütün vücudu hareket ettiren ruh, ruhu da hareket ettiren Hazret-i Allah... O’nu zaten kimse görmüyor.”