Ziyarete gelen misafirlerin bir kişi hakkında; "Şu kadar Hacc'a gitti!" demeleri üzerine şöyle buyurdular:
"Bazen sayıda zarar vardır. Bizim nefsimiz riyâyı çok sever. Hayır çoklukla değil de, Mevlâ'nın bize ihsan ettiğindedir.
Bize sorsalar "Gittim!" diyeceğim amma, ind-i ilâhi'de makbul olanını bilmiyorum. Nefsim riyâya meyyal olduğundan, olanı da yakmışımdır diye çok kanaatim var. Mahlûk olarak; "Bir insan Hâlîk'ına karşı ne yapabilir?" diye düşündüğüm zaman, bir şey yapacağını zaten hafsalam almıyor. İbadetin içinde kabahat işliyoruz.
Şu kadar var ki; Hazret-i Allah bir insanı ibadete yönletmişse; "Yaparım, ederim!" halini bırakır, niyazla meşgul olur.
"Yâ Rabb'i! Hakikaten hiçbir ibadetim yok amma, yönelttiğin için sana sonsuz şükürler olsun. Kıyamete kadar sana şükretsem, bunun hakkını eda edemem. Beni huzurundan alma, bana ihlâs nasip et. Ayaklarımı rızândan kaydırma, beni hudutlarının içinde muhafaza et, hududu aşanlardan etme!"
Mahlûkun niyazı bu olacak."
"Hazret-i Allah kendi kudret elinde tuttuğu kullarını muhafaza eder. Muhafaza ettiği için de kaymaz. Nefis elinde tutarsa boşluk husule gelir.
Şimdi bu boşluk ve doluluk nasıl olur?
Bir insan gerçekten kendisinin bir damla kerih sudan halkolunduğunu bilip, o hali daima muhafaza edebilirse, o Mevlâ'nın kudret elindedir. Bu hâl insanoğlunda hiç durmuyor değil mi? Hava hemen değişiyor, "Ben yaptım, ettim!" demeye başlıyor. Biraz evvel kudret elindeyken bu sefer nefsin avucuna geçiyor.
Onun için insan evvelâ boşalmalı, yok olmalı. Var olan kendisini bildirirse ve o bildirdiği mevcut oldukça, O var demektir. Başka hiçbir şey olmaz. Fakat bizde o hâl hiç görülmüyor. Bizde riyâ yaşıyor, bizde gösteriş yaşıyor, menfaat yaşıyor. Bu yaşayanlar o hali yaşatmıyor."
Gelen misafirlere ikramda bulunuyorlardı. "Zahmet oluyor..." denilmesi üzerine şu sözleri söylediler:
"Zahmet olacak ki Allah'ımız rahmetine nail etsin. Bir kahveci çok müşteri gelsin çok para kazanayım diye çok şeylere katlanıyor değil mi? Hizmetini de seve seve yapıyor. En güzel kölelik Mevlâ'nın köleliğidir. Hakk için hizmet etmek gerekirse, bu hizmet nasıl olmalıdır? Biz kendimizi O'na ibraz ettirmek için, hizmetimizi beğendirmek ve sevdirmek için neler yapmalıyız? Bir kahveci kadar da mı olmayalım?
Nefis buraya hiç girmiyor. Menfaate râzı da, buraya râzı değil. Buraya nefsi indiremiyoruz. Hizmet yapmıyoruz, mükâfat da alamıyoruz.
Hizmetini severek yap O sana yeter. Ücret arıyorsan O sana yeter. Makam arıyorsan, rütbe arıyorsan O sana yeter.
Allah'ımız kendisinden gayrısından da muhafaza buyursun."
– "Validanım ne âlemde?"
– Çok iyi efendim.
– "Memnun mu sizden?"
– Çok memnun.
– "İnşallah...
Aman rızâsını alın. Onların duâsı iksir-i âzâm gibidir. Onun rızâsını almaya son derece dikkat edin. Kötü hallerini hoş görmeye çalışın. Güzeli zaten güzeldir, kötü hallerini dahi güzel görmeye gayret edin.
Anneler hep haklıdır, hiç haksız değildir.
Onların kalpleri küçücük şeylerden kırılabilir. Hazret-i Allah'a niyaz edin ki, sizden râzı olsun. Râzı ettirirse onlar da râzı olur."
"Her işitilen söz kayda geçmez. Yazılanlar toplanır, birbirine benzer not varsa onlar çıkarılır, özlendirilir ve özü yazılır. Bir toplantıya gidildiği zaman gözden geçirilir, o toplantıya ait hangi mevzu geçerse o mevzu alınır ve onunla meşgul olunur, ondan bahsedilir.
Her söz her toplantıya göre değildir. Söz hale göre, toplantıya göre arz edilir. Bu şekilde olursa, notlar kıymetleşir. Yoksa geçmiş notlar toplantıya fayda vermez.
İllâ özleştirilecek. Çok aza, az da öze indirilip öyle kaydedilecek. Hazret-i Allah dilerse toplantıya feyiz bahşeder."
•
"Kişi ihlâs ve samimiyetini ibraz edemezse, Hazret-i Allah'ın lütuf ve ihsanlarına hiçbir zaman nail ve dahil olamaz. Çünkü Hazret-i Allah bizim suretimize değil de niyetimize bakıyor. Niyetimiz halis olursa yapacağımız hayırlı işleri kolaylaştırır. Yapıldıkça da Mevlâ bizden râzı olur."
•
""Hazret-i Allah'ın hazinesi geniştir, verecek yer arar, yeter ki insan talip olsun."
•
"Nefsin kalkanı vardır, yaptığımız ibadetleri hep dışarıya atıyor."
•
"Bir kul ki zevk ve sefa içindedir, o Hazret-i Allah'ın gazabının tam içindedir."