Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ - Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (38) - Ömer Öngüt
Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (38)
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ
Dizi Yazı - Tefsir
1 Ekim 2022

 

Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (38)

 

Sûre-i Şerif'in Takdimi (2)

Abdullah bin Abbas -radiyallahu anhüma- buyurur ki:

"Cebrâil Aleyhisselâm, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in yanında bulunduğu bir sırada, yukarıda kapı sesine benzer bir ses işitti. Başını göğe doğru kaldırdı ve:

"İşte gökten bir kapı açıldı. Bu güne kadar böyle bir kapı asla açılmamıştı." dedi.

Gökten bir melek indi. Cebrâil Aleyhisselâm sözlerine devam etti:

"İşte arza bir melek indi, şimdiye kadar bu melek hiç inmemişti."

Melek selâm verdi ve Resulullah Aleyhisselâm'a:

"Sana verilen iki nuru müjdeliyorum. Bu iki nur senden önce, başka hiçbir peygambere verilmemişti. Biri Fâtiha sûresi, diğeri de Bakara sûresi'nin son âyetleri (Âmenerrasûlü). Onlardan okuduğun her harf karşılığında sana büyük sevap verilecektir." dedi." (Müslim: 806)

Ubâde bin Sâmit -radiyallahu anh-den rivâyet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir diğer Hadis-i şerif'lerinde:

"Fâtiha'yı okumayanın namazı olmaz." buyurmuşlardır. (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 422)

Bunun içindir ki namazların her rekâtında okunur.

Hazret-i Ali -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyorlar:

"Fâtihatü'l-kitap arşın altında bulunan bir hazineden Mekke'de indi." (Sa'lebi Tefsiri)

Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivâyete göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-, Âzîz ve Celîl olan Allah-u Teâlâ'dan şu Kudsî Hadis-i şerif'i nakletmişlerdir:

"Fâtiha'yı kendimle kulum arasında ikiye böldüm. Yarısı benim, yarısı da kulumundur. Kulumun istediği hakkıdır, kendisine verilecektir."

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bunu şöyle beyan ediyor:

"Bir kul: 'Elhamdü lil-lâhi Rabb'il-âlemin' dediği zaman Allah-u Teâlâ: 'Kulum bana hamdetti.' buyurur.

Kul: 'Er-rahmâni'r-rahim' dediği zaman Allah-u Teâlâ: 'Kulum beni umumi ve hususi mânâda olan merhametle andı, beni övdü, senâ etti.' buyurur.

Kul: 'Mâliki yevmiddîn' dediği zaman Allah-u Teâlâ: 'Kulum beni tâzim etti, saygı gösterdi, beni büyük tanıdı.' buyurur.

Kul: 'İyyake na'büdü ve iyyâke nestaîn' deyince Allah-u Teâlâ: 'Bu benimle kulum arasındadır. (ibadet kuluma, yardım da bana âittir). Kulumun isteği verilecektir.' buyurur.

Kul: 'İhdina's-sırâta'l-müstakîm, sıratalle-zîne en amte aleyhim, ğayri'l-mağdûbi aleyhim veled-dâlliyn.' dediği zaman Allah-u Teâlâ: 'Bu dilek kula âittir, ona isteği verilecektir.' buyurur." (Ahmed bin Hanbel - Müslim: 395)


  Önceki Sonraki