Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyorlar:
“Allah-u Teâlâ beni dört yardımcı ile güçlendirdi. İkisi gök ehlinden yani Cebrâil ve Mikâil, ikisi de yeryüzü halkından yani Ebu Bekir ve Ömer’dir.” (Tirmizî)
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- sağ kolu ise, Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- sol kolu idi.
Onlar bir başta iki göz, iki kulak mesabesinde idiler.
Hadis-i şerif’te:
“Ebu Bekir ve Ömer benim için başa nispetle göz ve kulak gibi aziz ve mühimdirler.” buyuruyorlar. (Tirmizi)
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh- Hazretleri’nden rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki:
“Sizden önce gelip geçen ümmetler içinde Allah-u Teâlâ tarafından kendilerine ilham olunan insanlar vardı.
Eğer ümmetim içinde de böyle bir kimse varsa, o da şüphesiz Ömer’dir.” (Buharî)
İlhamdan hasıl olan ilme “Ledün ilmi” denir.
Bu husus Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Efendimiz’e şâmil olduğu gibi, ümmet-i Muhammed’in arasında da böylelerinin bulunacağına işarettir.
İşte bütün bu lütuf, fazilet ve meziyetler, Allah-u Teâlâ’nın o kimseyi o Kudsî ruh ile desteklemesinden doğmuştur. Geldiği makama dünyada iken çıkar, peygamberler meclisine girer.
Bu sırlara mazhar olabilmek Allah-u Teâlâ’nın bu ilmi kalpte yazması ve ikinci bir ruh ile desteklemesiyle mümkün olur.
•
Hadis-i şerif’te:
“Ömer bin Hattab cennet ehlinin kandilidir.” buyurulmuştur. (Ebu Nuaym)
Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz’in rivayet ettiği bir Hadis-i şerif’te şöyle haber veriyorlar:
“Hazret-i Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz’in yanında beraber idim, Ebu Bekir ve Ömer karşıdan geliyorlardı, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-bana;
“Yâ Ali! Şu ikisi resul ve nebilerden sonra cennetlik olan olgun kimselerin efendileri ve gençleridir.” buyurdu.” (Tirmizi, İbn-i Mâce)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki köşk sahiplerinin cennetin en yüce derecelerinde görülmeleri, ufuktaki en parlak yıldızın görülmesi gibidir. Ebu Bekir ve Ömer de onlardandır.” (Buhârî)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki Allah, hakk’ı Ömer’in kalbine ve diline koymuştur.” (Ebu Dâvud: 2962)
Hadis-i şerif’i rivâyet edenlerden İbn-i Ömer -radiyallahu anh- şöyle demiştir:
“Sekîne’nin Ömer’in dilinden konuştuğu bize uzak değildi. Ömer, hakkında Âyet nâzil olmayan şeyden mutlaka sakınmıştır.”
Yine Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz;
“Biz Ömer’in söylediğinin hak olduğunu, kalplerin onun söylediği ile sükûn bulduğunu gördük.” buyurmuştur.
Zira Hadis-i şerif’te:
“Hak (adalet) sıdk (doğruluk) nerede olursa olsun Ömer ile beraberdir.” buyuruluyor. (Suyuti)
Diğer Hadis-i şerif’lerde şöyle buyuruluyor:
“Cin ve insan şeytanlarının Ömer’den kaçtığını görüyorum.” (Tirmizi)
“Şeytan Ömer’in yüzünü görünce kaçar.” (Münâvî)
Bir başka Hadis-i şerif’lerinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyuruyorlar:
“Ömer insanlara amel ile gâlip gelmemiş, onlara zühd ve sabırla gâlip gelmiştir.” (Nevâdirü’l-Usûl, c. 2, s. 194)
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Bir kimsenin orucuna veya namazına bakmayın. Konuştuğu zaman doğru konuşup konuşmadığına, emanet edilince hıyanet edip etmediğine, dünyalık elde ettiğinde verâ sahibi olup olmadığına bakın.” (Beyhâki)