Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (135) - Zikir Meclisleri Bir Ziyâfet-i İlâhiye’dir - Ömer Öngüt
Zikir Meclisleri Bir Ziyâfet-i İlâhiye’dir
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (135)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Temmuz 2022

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (135)

 

Zikir Meclisleri Bir Ziyâfet-i İlâhiye’dir:

“Rahmet melekleri zikrullah meclislerini kuşatırlar ve rahmet saçarlar. O rahmet deniz haline gelir de oradaki insanları ıslatmaz.

Rahmet-i ilâhiye’nin içinde bulunan insanlar sudaki balıklar gibidirler. Balık sudadır hiçbir şey olmuyor. İnsan da böyledir. Onun rahmet olduğunu murad ettiği kimseler görür.

Zikrullah da bu kadar büyük menfaat vardır, çok çok tercih edelim.

Rahmet-i ilâhiye’nin içinde yüzülür de farkına varılmaz. Rahmet melekleri her taraftan toplanırlar. Küçücük bir meclisin üzerinde yerden göklere kadar kat kat yükselirler, Rahmet-i ilâhiye’yi saçarlar. İstifade edelim inşallah.”

“Efendim, zikir meclisleri bir ziyâfet-i ilâhiye’dir, Allah’ımızın bizlere büyük bir lütfudur. Eğer oradan ayrılırken üzüntüden yüreğimiz hoplamıyorsa oranın mânevî zevkini alamamışız demektir.

Siz çok şükredin ki bu yola alındınız. Bu yol girme yolu değildir, alınma yoludur. Allah yolu girme yolu değildir. Ezelde nasibi olmayan hiçbir şey alamaz.”

“Alınmak demek cevher demektir. Küçücük bir cevher çok şeyler satın alır.

Öbür tarafta kocaman kayalar vardır amma, hiçbir işe yaramazlar.”

“Zikrullah meclisleri bir ziyâfet-i ilâhiye’dir. Kalplerde yumuşaklık, rikkat meydana getirir. Katılamayanlar gece ibadetine devam etmelidirler.”

“Salât-ü selâm, gece namazı, derslere devam.”

Bir rüyâ üzerine zikir meclisine nice kişilerin oturduğunu, onları bizim görmediğimizi, onların da iştirak ettiğini anlattıktan sonra “Görenler ayrıdır” buyurdular.

Bir kardeşimiz mânâda Efendi Hazretlerimiz’i, başka bir ilde zikir halkası teşkil edilmiş ve o halkada ihvanın arasında görmüş.

O ihvan; “Rabıtâ-i şerif, Efendi Hazretleri Düzce’de...” demiş.

Efendi Hazretleri;

“Efendim, neden Düzce’de diyorsunuz? Görmüyormusunuz biz hep sizinle beraberiz...” buyurmuşlar.

Rüyâ kendilerine anlatıldığında, cevapları çok kısa ve özlü oldu:

“Hazret-i Allah dilediğini dilediği yerde bulundurur. Her şey Hazret-i Allah’ındır.”

“Bir insan edebini muhafaza edebilirse, daima abdestli bulunup zikirle-fikirle çeşitli ibadetlerle meşgul olursa, evini cennet bahçesine çevirebilir.”

Hane-i saadet’te bir gece zikrullahın hitamında bir ihvan;

“Efendim siz derse oturduğunuzda Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz beyaz bir at ile geldiler. Atının karnından aşağı kısımları gördüm. Halkaya oturdular ve dersten sonra kalkıp ayrıldılar” dedi.

Ona hiçbir şey söylemediler. Herkes dağıldıktan sonra birkaç ihvanla kaldılar.

Bir ihvan tekrar;

“Efendim, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-i Efendimiz zikir meclislerine her zaman gelir mi?” diye sorduğunda;

“Yalnız Merkez’e gelirler.” buyurdular.

Merdivenle ilgili bir rüyâsı üzerine kardeşimize;

“Zikrullah’ı çoğalttıkça ne kadar Lâfza-i celâl çekerse o kadar basamak çıkacağını” söylediler.

Üzerinden geçen bazı durumları anlatan kardeşimize;

“Zikrullah esnasında size ateş geliyor mu?” diye sordular. Az olduğunu söylediğinde buyurdular ki:

“Ateşi nispetinde zikrullahı azaltırsınız. Çok gelirse tamamen azaltırsınız. Salât-ü selâm, Râbıta ile meşgul olursunuz. Fakat normal bir şekilde ise, o zaman zikrullaha devam edersiniz.”

Bir ihvanın birkaç gündür içinin yandığından suâl edildi.

Buyurdular ki:

“Zikrullah’ı azıcık tehir etsin, Salât-ü selâm ve Rabıtâ’ya çok devam etsin. İsm-i Celâl ateş yapar, Salât-ü selâm mülayemet verir. Böyle bir halle karşılaştığınız zaman zikirden hemen çekersiniz. Ta ki sakinleşinceye kadar.”

“Zikrullah letafatı yakabilir, zikir yapmasın, yerine Salât-ü selâm çeksin.”

“Oradaki kardeşlerimiz çok hoş. Latif bir koku geliyor adeta. Çünkü hiçbir rüzgâr girmemiş. O safiyet üzerine gidiyor. Bütün kardeşlerden memnunuz râzıyız, Allah’ım râzı olsun. Bilhassa hiçbir rüzgârın girmediği yerler bize daha tatlı geliyor. Orayı hakikaten özlüyoruz.

Bizim işimiz arzu ettiğimiz gibi değil de arzu ettikleri gibi oluyor. Müsaade edilirse, inşallah gelmeyi gönül ister.”


  Önceki Sonraki