Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI - HAZRET-İ ÖMER’ÜL-FARUK -Radiyallahu Anh- (4) - Ömer Öngüt
HAZRET-İ ÖMER’ÜL-FARUK -Radiyallahu Anh- (4)
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI
Dizi Yazı - Ashâb-ı Kiram -r. anhüm-
1 Haziran 2022

 

ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN
HAYATI

"Ashâbım Yıldızlar Gibidir. Hangisine Uyarsanız Hidayeti Bulmuş Olursunuz." (Beyhâkî)

HAZRET-İ ÖMER'ÜL-FARUK -Radiyallahu Anh- (4)

 

Adaleti (2)

Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- hak ve adaletin tesisine son derece titizdi. Zengin-fakir, amir-memur, eşraf-avam, akraba-yabancı arasında, işlerin halli hususunda eşitlik vardı. Adalet herkese aynı tatbik edilir herkes aynı muameleyi görürdü ve bu hususun bizzat devletin her kademesinde takipçisi olurdu.

Halktan kendisinin doğru yoldan ayrıldığını gördükleri zaman, çekinmeden tavsiyelerini açıklamalarını isterdi.

Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- gençliğini deve gütmekle geçirmişti. Buna rağmen İslâm’ın kendisine verdiği dirayetle maliye, adliye, naîfia, maarif, ordu gibi bütün idarî şubeleriyle mücehhez bir devlet kurmuştu.

Gençliğinde deve çobanlığı yaptığı bir mıntıkadan geçerken şöyle söylemişti:

“Ey Rabb’im! Ne büyüksün!

Hayatımda öyle bir zaman geçti ki, bu yerlerde deve güder, yorgun düşerek biraz dinlenmek istediğim zaman, babam beni döverdi. Bugün ise en yüksek makamı işgal ediyor, müslümanların başına geçmiş bulunuyorum ve Allah’tan gayrısına da baş eğmiyorum.”

Savaştan önce düşman kumandanını İslâm’a dâvet eder ve şu teklifi yapardı:

“Sizden ilk talep edeceğimiz şey müslümanlığı kabul etmektir. Eğer kabul ederseniz bizim kardeşimiz olursunuz. Kabul etmezseniz teslim olup cizye veriniz. Eğer ikisini de reddederseniz, kılıç aramızda hakem olacaktır.”

Fetholunan yerlerdeki halka şöyle derdi:

“Herkesin canı, malı, yeri-yurdu, mabedi her türlü taarruzdan korunacaktır.”

Akrabalarından hiçbir kimseyi memuriyete tayin etmemiştir.

Görev verdiği valilerin servetlerini kaydettirir, aşırı olanları araştırır, gerekirse el koyardı.

“Ey insanlar! Sizi yönetmek üzere tayin ettiğim bir memurdan cefa görürseniz hemen bana bildirin. Allah’a yemin ederim ki öyle bir yöneticiden hakkınızı alır, kısas uygularım.” buyururlardı.

Şa’bi -radiyallahu anh- anlatıyor:

“Ömer -radiyallahu anh- ile Übeyy bin Ka’b -radiyallahu anh- arasında bir ihtilâf vuku buldu. Ömer -radiyallahu anh- “Bu meselenin halli için birini hakem yapalım” dedi.

Zeyd bin Sabit -radiyallahu anh-i seçtiler. Mürafaa için yanına vardılar. Ömer -radiyallahu anh- “Aramızda hüküm vermen için sana geldik” dedi.

O zamanlar mürafaa için hakemlerin evlerine gidilirdi.

İki hasım, Zeyd -radiyallahu anh-in yanına girdiklerinde Zeyd -radiyallahu anh- hürmet göstermiş, oturduğu şiltenin üst tarafında yer açarak:

“Ey müminlerin Emir’i, buraya otur” dedi.

Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-:

“Bu, kararındaki ilk zulmündür! Ben, hasmımın yanında oturacağım” dedi ve ikisi de Zeyd -radiyallahu anh-in önünde oturdular.

Übeyy -radiyallahu anh- davasını ileri sürdü. Ömer -radiyallahu anh- reddetti. (Mahkeme-i şer’iye’ye göre inkâr edene yemin teklif edileceğinden) Zeyd -radiyallahu anh-, Übeyy -radiyallahu anh-e;

“Müminlerin Emiri’ni yeminden affet, ben bu teklifi, ondan başkası için yapmış değilim” dedi.

Ama Ömer -radiyallahu anh- yemin etti ve:

“Senin huzurunda herhangi bir müslüman ile Ömer eşit olmadıkça hiçbir vakit hakimliğe lâyık olamazsın” dedi.” (İbn-i Asâkir)

İbn-i Asâkir’in diğer bir rivayetinde farklı olarak şu ziyadelere rastlıyoruz:

“Bir hurmalığın bir bölümü üzerinde Übeyy bin Ka’b ile Ömer -radiyallahu anhüm- çekiştiler.

Übeyy -radiyallahu anh- ağladı ve:

“Yâ Ömer, sultanlığına mı (güveniyorsun)?” dedi.

Ömer -radiyallahu anh-:

“O halde aramızdaki meseleyi halletmesi için müslümanlardan birini seç” dedi.

O da Zeyd bin Sâbit -radiyallahu anh-i söyledi. Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- de “Peki” dedi. Yürüdüler, Zeyd -radiyallahu anh-in yanına vardılar...”


  Önceki Sonraki