Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ - Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (34) - Ömer Öngüt
Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (34)
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ
Dizi Yazı - Tefsir
1 Haziran 2022

 

Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (34)

Besmele-i Şerife'nin Önemi, Fazileti, Hikmeti ve Esrarı (31)

 

Zerre Olduğunu Bilmek (2)

O yaratıyor. O yarattığı için O’na hiçbir şey de benzemiyor. Şimdi burada Allah’tan başka bir şey var mı? İhlâs-ı şerif’in manasının özüdür. İhlâs okumak demek Hazret-i Allah’ı okumak demektir. Ama o noktaya gelmek lâzım.

Şimdi yaratıkların burada hiçbir hükmü kaldı mı? Ama akıl yatmıyor şimdi. O zaten “Ehad”, yaratıklar “Ol!” diyor oluyor. O’nunla kâim olduğu için O’na muhtaç. Ama yaratılanlar bu kadar hükümsüz. O’ndan başka zaten Allah yok. Onu tutacak O’ndan başka bir şey de yok.

“Ehad” diyorsun ama kendi varlığın duruyor, bu halde kime “Ehad” diyorsun? Sen de “Ehad”, O da “Ehad”. Bunun sırrına erersen, ömür boyu istiğfar etsen o “Ehad”e istiğfar edemezsin. Madem ki “Ehad” diyorsun senin ne işin var orada? Madem ki O “Ehad”, senin yok olman lâzım.

Denize düşen bir kar tanesinin ne hükmü var? Hiç. İşte o hiçlikte O tecelli eder. Burada çok gizli noktalar var. Burayı izah etmek mümkün değildir; “Elhamdülillâhi rabbil âlemin”i okuyabilen, “Kul hüvallahü ehad”ı okuyan bunu anlar.

Bunun biraz daha ötesi; Yunus Emre Hazretleri’nin “Elif’i okudum ötürü.” beyanıdır.

İşte O’ndan başka bir mevcud yok. Sen O mevcutta yok olduğun zaman O kalır. Ama erimek lâzım. İşte bu sırra erenlere Hazret-i Allah baktığı zaman kendisini görür.

Diğer bir Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“Göğün boşluğunda O’nun emrine boyun eğdirilmiş olan kuşları görmüyorlar mı?

Onları havada tutan Allah’tan başkası değildir.” (Nahl: 79)

Seni de tutan O, âlemleri de tutan O.

Çünkü O’nunla kâim değil misin? Demek ki O’ndan başka ne Allah var, ne mevcud var, hiçbir şey yok.

Bir buğday tanesinin kabuğu daneye ne kadar muhtaçsa, kâinat da O’na o kadar muhtaçtır.

O her şeyi kuşatmıştır.

“Allah her şeyi çepeçevre kuşatandır.” (Nisâ: 126)

Dolayısıyla kabuğu da Allah’tan gayrı sanma. Yalnız “Ol!” demekle kabuk olmuştur. Kabuk görünüyor O görünmüyor. Ama O ise her şeyi çepeçevre çevirendir. Onu Allah’tan gayrı sanma, O’nunla var.

“O’nun Kürsü’sü gökleri ve yeri kuşatmıştır.” (Bakara: 255)

İlâhi iktidarın tecellî yeri olan Kürsü, emrin ve nehyin geçerli olduğu mahaldir.

Göklerde ve yerdeki bütün varlıklar, içinden ve dışından bu Kürsü ile kuşatılmıştır. Bu arada hiçbir zerre bulunmaz ki, orada Allah-u Teâlâ’nın hükmünün tecellî yeri olan Kürsü’sünün hükmü geçerli olmasın.

Hiçbir şey O’nun kudret ve hakimiyetinden hariç kalamaz...


  Önceki Sonraki