Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (133) - En Güzel Miras - Ömer Öngüt
En Güzel Miras
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (133)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Mayıs 2022

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (133)

 

En Güzel Miras:

“Bize verilmiş bir hayat var. Bu hayatın sonunda “İrcıîy” dâveti gelecek ve alınacağız. Bu alınmada evvelkilerin geçtiği yoldan geçmiş olacağız, hepimiz o yoldan geçeceğiz, hiç şüphe yok buna.

Şimdi bir düşünce beliriyor:

Çocuklarımızı nereye bırakalım? Hakk’a mı bırakacağız, halka mı bırakacağız? Onları nasıl yetiştirdik? Durumları ne olacak?

Biz gidiyoruz, hiç bunun şakası yok, onlar da kalacak. Amma biz nasıl gidiyoruz, onlar nasıl ve kime kalacak?

Onlara biz Hakk’ı tanıtmış mıyız, Hakk yolunda yürütmüş müyüz? Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizi, ıyâlini sevdirdik mi? Ahkâmı öğrettik mi? Onlara ne verdik ki ne bekleyeceğiz? Biz onlara her şeyi öğrettik, amma bunu öğretmedik!

İnşallah bu vazifeyi ele alırsınız, aldığınız nispette mesuliyetten kurtulursunuz.

Çünkü Cenâb-ı Hâlîk’ımızın kat’i emri var.

Çocukların ahkâma uygun olarak yetiştirilmeleri ilâhi bir emirdir:

“Ey iman edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.”buyuruyor. (Tahrîm: 6)

“Nefsini koru!” buyurmuyor.

Evlâd-u ıyâlinden bir tanesi giderse sen mesulsün. Çünkü çoban sürüsünden mesuldür. Bu emre göre hareket edelim inşallah.

Ateşin taşla tutuşturulması, hararetinin fazlalığındandır.

İnsan bu ilâhi emir ile mükellef olduğu gibi, evlâd-u ıyâlini bu emre tâbi tutmakla mükelleftir. Aksi halde mesuldür.

Bu ise ancak ilâhi emirleri bizzat yapmakla, yasaklardan öncelikle kendisi sakınmakla ve böylece âilesine güzel numune olmakla mümkündür.

Âile efrâdının cehennem ateşine sürüklenmelerine sebep olacak fitne ve isyandan koruyarak Allah-u Teâlâ’nın emirlerine itaat yoluna götürür. Çünkü âile reisi kendisinden sorumlu olduğu gibi âilesinden ve çocuklarından da sorumludur.

Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Erkek âile fertlerinin muhafızı durumundadır ve onların hukukundan sorumludur.” (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 487 - Müslim: 1829)

Müslümanların gerek kendilerine ve gerekse âilesine karşı mükellefiyetleri çok ağırdır. Anne de bu sorumluluğa ortaktır, âilenin iç düzeniyle birlikte çocukların bakımı ve yetiştirilmesi onun sorumluluk dâiresine girmektedir.

Çocuğun en mükemmel bir şekilde yetişmesi ve:

“Onlar Rabb’lerine inanmış gençlerdi.” (Kehf: 13)

Âyet-i kerime’sinde belirtilen imanlı gençlerden olması için ana-babanın bütün imkânlarını kullanarak gayret sarfetmeleri gerekir. Çocuğun dünya saâdeti ve ahiret selâmetini hedef alan böyle bir terbiye, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz tarafından ana-babanın çocuğuna bırakacağı “En güzel miras” olarak vasıflandırılmıştır.

Saîd bin Âs -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyururlar:

“Hiçbir baba evlâdına güzel edep ve terbiyeden daha değerli ve üstün bir miras bırakamaz.” (Tirmizî: 1953)

Bir baba için en önemli vazife, çocuklarının terbiyesini hakkıyla yerine getirmektir.

Çocuk eğitmek zor ve sabır gerektiren bir iştir. Çocukların üzerine titremek gerekiyor. Güç bir vazife olmakla birlikte, her müslüman çocuklarını koruyup kollamak mecburiyetindedir.”

 

Nurlu Sözler Hikmetli Beyanlar:

“Bir işitmek var, bir duymak var. Bir insan işitir, o anda hoşuna gider, kalp boş olduğu için şeytan başka şeyler karıştırır, işittiğini duyamaz.”

Bir kardeşin vefat haberi verilmişti şöyle buyurdular:

“Hemen 70 bin Kelime-i Tevhid çekiverin.

Orada olduğu gibi, başka yerlerde de çeksinler, her tarafa duyurun. Bir lira hediye gelmiş, bir de bir milyon gelmiş, daha iyi değil mi? Arada para, menfaat olmadan sırf Allah rızâsı için bir din kardeşine hediye ediliyor. Bu pek kıymetli bir şeydir. Bir kardeşin diğer kardeşler üzerinde hakkıdır.”

“Dışarıda hiçbir şey yemek adetimiz değildir. Bizim yolculuklardaki gıdamız aç kalmaktır, yani gıdayı açlıktan alırız. Leblebi, üzüm gibi şeyler aldık mı bize bir hafta gidiyor. Sizde inşallah mümkün olduğu kadar açlığı tokluk üzerine tercih edin. Bilhassa dışarıda, şüphe ettiğiniz her yerde daha doğrusu.”

“Bu lütuf ezelde kime takdir edilmişse, o nasibini alacak. Binaenaleyh siz az sözle hakikati açın. Nasibi olan hemen gelir. Nasibi olmayana da mevzuyu fazla uzatmayın.

Allah’ımızın bu lütuf kurtuluş yolu ile, hem kişinin hayat-ı ebediyesi kurtuluyor, hem de onun aldığı bütün ecr-u mesubatı Hazret-i Allah ona vasıta olana da ihsan ediyor.”

“İlerleyelim derken uçurumdan aşağıya gitmeyelim. Acele eden yol alamaz, maksuduna tez eremez. Biz yok olmaya çalışalım, yavaş yavaş terakki edelim inşallah.”

“Nefis çok tehlikelidir, ona itimat etmeye gelmez. Allah’ımız bize onu ıslah etme lütfunu ihsan buyursun. Kardeşlere daima derdik ki;

“Nefsi size şöyle tarif edeyim, nefsimin küçücük olduğunu gözümle görsem, ki Hazret-i Allah dilediğine gösterir, bu küçücük nesne bin parçaya ayrılsa, bir parçasından Allah’ıma sığınırım. Değil binde birinden, tozundan Allah’ıma sığınırım.”

Çünkü onun şerrinden ve hile-i desiselerinden ancak Rabb’im kurtarır.”


  Önceki Sonraki