“Eğer bir işte gaye, maksat, menfaat varsa, kokusu dahi olsa, o dünyadaki ücretini alır.
Rızâya dayanan işte, Allah-u Teâlâ onu hem dünyada menfaatlandırır, hem de ahirette.
Dünyadaki mükâfât hıfz-u himayesine tasarruf-u ilâhîsine alır, hiçbir beşerin aklı ermeyecek bir şekilde onu muhafaza eder. Çünkü o artık kendi varlığında değil, Allah-u Teâlâ’nın varlığında, kudretinde, tasarrufunda bulunur.
Eğer bir kul yaptığı işlerden, gelen misafirlerden, elinin öpülmesinden, yahut iltifat edilmesinden, veyahut iyi anılmasından nefsi zerre kadar his alırsa, o nispette büyük zarara uğrar. Kendisini beğenirse helâkine vesile olur. Bu husus çok mühim.
Bunun için tek çare Allah-u Teâlâ’ya teslim olmak, bize lütuf terakkisini ihsan buyurmasını niyaz etmektir.”
“Efendilerimizin Kabr-i şerif’lerini ziyaret ederken, edep dışı bir hareket yaparım diye korktuğunu” söyleyen bir kardeşimize buyurdular ki:
“Medine-i Münevvere’de bir sohbet açılmıştı, orada bulunan kardeşlere şöyle arzedildi.
Hakk Celle ve Alâ Hazretleri’ne karşı bir kusur işlediğim zaman, affeder diye ümidim olur. Fakat Habib’ine karşı bir kusur işlersem, cidden beni affetmez diye korkarım. Ziyaretine giderken de, “Allah’ım lâzım gelen tazim ve edebi bana lütfet, Senin lütfunla gideyim, bunu bana kolaylaştır ve kabul buyur!” diye niyaz ederim.
Hayat boyunca böyle kıymetli Zevât-ı kiram’a giderken de, onlara karşı işlenecek küçük bir hatanın büyük olacağını düşünüp Hazret-i Allah’a sığınmak ve öylece gitmek lâzım.”
“Annesinin çok sinirli olduğunu, ufak-tefek şeylerden alındığını” söyleyen bir kardeşe şöyle buyurdular:
“Mümkün mertebe onu sinirlendirmeyin. Her dediğine ‘Peki!’ deyin.
Yapılmayacak bir iş bile olsa, o anda ‘Peki!’ deyin, yine o işi yapın. Cenâb-ı Allah’a isyan edilecek yerde onların emri yerine gelmez. Diğer işlerde emirleri yerine gelse çok iyi olur.
Anne babasının rızâsını alanların Hazret-i Allah kalbine vüs’at ömrüne bereket ihsan eder, o kulundan râzı olur. Onları üzmek ise, Hazret-i Allah’ı gadaplandırmaktır.”
“Mümin tedbirli olacak, fakat korkmayacak. Tedbir Hazret-i Allah’ın verdiği aklı yerinde kullanmaktır.
Hazret-i Allah sevdiğine cidden cesaret verir ve cesareti yerinde kullandırır. Hakk’tan korkan hiçbir şeyden korkmaz. Yalnız Hakk’tan korkmak ve hududları aşmamak şart.”
•
“Bendim, sonra aradım buldum, benliğimden geçtim.”
•
“O olursa hep O’ndan gelir. Biz de şükredelim, siz de şükredin ki; kimle karşılaşıyorsunuz.”
•
“Bu yolda olalım bu yolda ölelim. Niçin?
O’nun yolu olduğu için, O’na varmak için.”
•
“Tûl-i emel’i bırakmak lâzım, çünkü senin değil. Dünyanın ömrü kısaldı.”
•
“Sen sen iken O’nun fiillerini göremezsin. Çünkü sen varsın. Sen yok ol ki O’nu görebilesin, O’nun fiillerini seyredebilesin.”
•
“Yolumuz atma yolu değil tutma yoludur. Atıcı olmayalım tutucu olalım. Allah’ımız atıcı olanları değil tutucu olanları sever.”
•
“Ancak rehberi O tayin edecek, O’nun tayin ettiği ile gideceksin. Çünkü O’nun tayin ettiği rehberde O var, başka bir şey yok. Bunun gizli sırrı budur. O var.”
•
“Öyle bir ilimle karşı karşıyasınız ki bu ilmi ne bildiniz ne gördünüz ne duydunuz. Bu ilimle meşgulsünüz.
Kafanız yetmiyorsa da o hava ile meşgulsünüz.”