Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Efendimiz şöyle buyuruyorlar:
“Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-in bir gecelik veya bir saatlik ameline karşılık bütün ömrüm boyunca yaptığım ibadetleri değişirim.”
Bunun üzerine Ashâb-ı kiram şöyle sordular:
“Ey müminlerin emiri, Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-in bir gecelik ameli ne idi?”
Şöyle buyurdular:
“Hazret-i Muhammed Mustafa -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ile arkadaş olmak ve ona hizmet etmek için emrolundu. İşte kendisinin Hazret-i Allah nazarında üstün derecesi olmasaydı, bütün Ashâb arasından kendisi bu mühim vazifeye seçilmezdi. Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ile Mekke’den Medine’ye teşrif buyurdular. Bundan daha büyük devlet kimseye müyesser olmadı. Bu devlet, ne ondan evvel ve ne de ondan sonra kimseye verilmemiştir.
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-in bir saat ameline gelince, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ahirete teşrif buyurunca, insanların birçoğu dinlerinden dönmüşlerdi. Ben, Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-e varıp;
‘Bu mürtetlere birkaç gün mühlet versek nasıl olur?’ demiştim.
Cevabında;
‘Ey Ömer! Bu din kuvvetlenip tamamlanmıştır. Bilhassa Cenâb-ı Hakk;
“Bugün size dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım.” (Mâide: 3) buyurmuştur.’ dedi.”
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- yaratılışı icabı halim selim olması hasebiyle Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-in bu teklifine asla riayet etmedi, ifadesini dahi tamamen dinlemeden hemen kesin kararını verdi. Müslümanlığın artık zayıflamasına matuf bütün hareketlerin karşısına geçeceğini kesinlikle ifade buyurdu. Yoksa Ebu Bekir -radiyallahu anh-in mübarek kalpleri Hazret-i Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in kalbi gibi çok rikkatli idi, sonsuz merhamete sahip bulunuyordu. Ancak İslâm’a yapılan hakaretlere karşı sessiz ve ilgisiz kalamazdı, bütün tedbirleri zamanında cesaretle ve kararlılıkla alarak onlarla muharebeyi ilân buyurdu.
İşte Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-in bu sözleri Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-in derecesinin ne kadar üstün olduğunu göstermeye kâflidir.
•
“Bugün size dininizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm’ı beğendim.” (Mâide: 3)
Bu böyledir, bu Allah-u Teâlâ’nın apaçık fermanıdır. Allah-u Teâlâ kendi dinini bizzat ilân etmiş, kurtuluşun sadece bu dinde olduğunu ferman buyurmuştur. “İslâm Dini” Allah-u Teâlâ’nın râzı olduğu bir dindir ve ondan başka hiçbir dini kabul etmemiştir.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in tebliğine memur kılındığı dini hükümlerin tamamlandığını bildiren bu Âyet-i kerime, Kur’an-ı kerim’in ahkâm bakımından nâzil olan Âyet-i kerime’lerinin sonuncusudur.
Târık bin Şihâb -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre, bir yahudi Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-e gelmiş ve Mâide Sûre-i şerif’inin 3. Âyet-i kerime’sini kastederek:
“Siz bir âyet okuyorsunuz ki, bu âyet bize indirilmiş olsa, o günü bayram yapardık.” demişti.
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Efendimiz şu cevabı verdi:
“Ben bu âyetin nerede indirildiğini, hangi gün indirildiğini ve o indirilirken Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-in nerede olduğunu pekâlâ bilirim.
Bu âyet Arafat’ta indirilmiştir. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de vakfe hâlinde idi.” (Müslim: 3017)
Böylece Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- de müslümanların o günü bayram edindiğine işaret etmek istemiştir.