Her geçen yıl artan konuşamayan ve kendini ifade edemeyen öğrenci sayısı sebebiyle bu yılki durumu merak eden eğitmen ilk etkinliğinde Türkçe dil atölye çalışması yapmak istiyordu.
“Acaba öğrencilere ne sorsam?” diye düşünürken müdire hanım kapıdan içeri girerek “Hocam tuvalet kapısının kapalı kalması gerektiği ile ilgili bir etkinlik yapar mıyız?” diye rica edince eğitmenin kafasındaki konu ve soru şekilleniverdi. Ve hemen öğrencilerini sırayla odaya aldı ve sordu:
“Neden kıyafet giyeriz?”
Her biri farklı farklı şeyler söylemişti: “Okula üstlük (kıyafet) ile gelinir buralarımız görünmesin diye” / “Bilmiyorum, bilmiyorum?” / “Güzel olmak için!” / “Bir şeylerimiz gözükmesin diye” / “Nasıl söylesem düşünüyorum.... insanların vücutlarında tuvaletini yaptıkları yer vardır bunu en güzel donumuz kaplıyor oralara bakmak ayıptır bu nedenle kıyafet giymeliyiz” / “Ayıp olmasın diye işte” / “Eğer kıyafet giyinmezsek insanlar bize çıplak der” / “Çünkü kıyafetsiz gezmek ayıp” / “Kıyafetlerimi giymezsem ayıp olur” ...
Eğitmenin bu çalışma ile amacı aslında “Özel bölgemiz” kelimesini duymaktı. Ama maalesef hiçbir öğrencisinden bunu duyamadı. Mahremiyet eğitimi dediğimiz “özel bölge eğitimi” çocuğun kendinin ve diğer insanların özelinin farkına varması, kendi özel alanını koruması, diğer insanların özeline saygı duyması, kendi ile çevresi arasında sağlıklı sınırlar çizmesi, istemediği her dokunuş ve talebe “HAYIR!” diyebilme özgürlüğüne sahip olduğu bilgilerini içeren bir kukla tiyatrosu yaptı ve velilerini bilgilendirmek için şu notları yazdı:
Saygıdeğer Veliler,
Mahremiyet eğitimi bozulan toplumsal yapımız sebebiyle çok önemli bir konu halini almıştır. Bu eğitimin çocuklara korku ve endişe yaratmadan, günlük yaşamın içinde doğal olarak verilmesi gerekir.
• Vücudunun özel olan bölgeleri ve bu bölgelerin gizlenmesi gerektiği çocuğa iki yaşından itibaren anne veya babası tarafından yavaş yavaş anlatılabilir. Ancak bu durumda bir tercih yapmak gerekirse bu eğitimin anne tarafından verilmesi daha uygun olacaktır.
• Çocuğun kendi mahremini/özel alanını koruyabilmesi adına öncelikle bu alanı çocuğa doğru ve dikkatli bir şekilde tanımlamak gerekir. Bu bölgeler; dudak, göğüs, popo ve bacak arasından meydana gelmektedir.
• Bu alanların ihtiyaç durumunda yalnızca anne, baba ve yanında ebeveynleri olduğu sürece doktoru dışında kimsenin görmemesi veya dokunmaması gerektiği çocuğa öğretilmelidir. Çocuğun cinsiyeti ne olursa olsun bir yabancı yetişkinle bir ortamda yalnız kalmamalıdır.
• Çocuklara mahremiyet eğitimi verilirken “ayıp, günah, yasak” gibi kelimeler yerine “mahrem” sözcüğünün kullanılması çocuğun duygusal gelişimi açısından önemlidir.
• Anne ve baba çocuğa dokunacağı durumlarda ona nedenini açıklayıp izin alarak yaklaşmalıdır. Bu davranış çocuğun kendi beden imgesinin oluşmasına katkı sağlayacağı gibi korunma refleksi ve hayır diyebilme becerisini kazandırır.
• Ebeveynler veya akrabalar çocukları severken ya da oyun oynarken mahrem bölgeler ile ilgili şaka yapmaktan kaçınmalı, son derece hassas ve titiz davranılmalıdır.
• Çocuklara anne/babanın veya kardeşlerin odası kapalı ise odaya kapıyı tıklatıp izin alarak girmesi gerektiği öğretilmelidir.
• Küçük yaşlardan itibaren çocukları başkalarının yanında giydirmemek, altlarını değiştirirken bir başka odaya götürmek çocuğun mahremiyetine saygı gösterdiğinizi ona hissettirir. “O daha küçük, bilmez, anlamaz” veya “bu amcası, o teyzesi yabancı değil” diye düşünerek başkalarının önünde giydirip soymak doğru değildir. Özellikle üç-dört yaşından itibaren çocuğu cinsiyeti ayırt etmeden iç çamaşırı ile yıkamak, çamaşırını değiştirirken mümkün olduğunca hızlı ve o alana bakmamaya çalışmak onun özeline saygı gösterdiğinizi hissettirmek çocuklarda mahremiyet duygusunun gelişmesine katkı sağlayacaktır.
• Tuvalet eğitimi verilirken eğitimin bir parçası olarak tuvalette yalnız olunması, başkalarının göreceği şekilde tuvaletini yapmaması gerektiği çocuğa anlatılmalıdır.
• Olası bir istismar durumunda çocuğunuzun bu olayı sizinle paylaşabilmesi için öncelikle onunla sağlıklı bir iletişim kurabilmiş olmanız gerekmektedir. Çocuk üzerinde otorite kurma arzusuyla sergilenen katı tutum; ebeveyn ve çocuk arasında iletişimi koparır. Çocuklarınızın size korkmadan, utanmadan her sıkıntıda gelebilmeleri için onlara sıcak ve samimi bir yaklaşım göstermelisiniz.
• Çocuklara mahremiyetlerinin ihlâl edildiği durumlarda çekinmeden itiraz etmeleri, bağırmaları, kaçmaları veya yardım istemeleri gerektiği anlatılmalıdır. Çocuklar mahremiyetlerine yönelik tehdit hissettikleri durumları ebeveynleriyle veya güvendikleri bir yetişkinle paylaşmaya teşvik edilmelidir. Böyle bir durum anlatıldığı zaman önemseyerek dinlenmeli ve asla “sana öyle gelmiştir, yanlış anlamışsındır, o öyle yapmaz” gibi kelimeler kurulmamalıdır. Onu anladığınızı ve bu konuda kendini kötü hissetmiş olabileceğini ancak bunu halledeceğinizi anlatmalısınız. Ve sizinle bu durumu paylaştığı için çocuğunuza teşekkür etmelisiniz. Konuyu yalnızca ismi geçen şahısla ciddi bir tavırla ikaz ederek konuşmalı ve bu durumun bir daha yaşanmaması gerektiğinin altını çizerek konunun takipçisi olacağınızı ona bildirmelisiniz.
Çocuklarımıza öğretmek istediğimiz her davranışı yetişkinler olarak önce bizlerin uygulaması ve örnek olması gerekmektedir. Mahremiyet dâhil her türlü değer eğitiminin en iyi verilme şekli ancak rol model olma yöntemiyle mümkün olacaktır.