Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, âhirete teşrif buyurunca, münafıklar sevindiler. Mekke ve Medine halkından bazıları dinlerinden döndüler. Bu hava içerisinde valilere itaat etmemeye başladılar. Kadınları da Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ölümü dolayısıyla şenlikler yapıyor, defler çalıyorlardı.
Ashâb-ı kiram bu feci durum karşısında sabr-u tahammül edemediler, hepsi mescidde toplandılar. Birtakım istişarelerden sonra Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-in huzuruna çıktılar ve şöyle söylediler:
“Münafıklar işi azıttılar, çeşitli hakaretlerde bulunuyorlar. İzin verirseniz onlarla harp edelim, hemen hazırlıklara başlayalım.” dediler.
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- minbere çıkıp şu hutbeyi irad buyurdu:
“Ey Allah’a inananlar. Her kim Hazret-i Muhammed’e tapıyorsa, bilsin ki o öldü. Her kim onun Rabb’ine tapıyorsa bilsin ki O diridir. Ortağı yoktur. Münafıklar kötülüklerini açıkça yapıyorlar. Valilere karşı gelip öldürüyorlar. Biz bu işe önem vermezsek onlar kuvvetlenir, onun için yemin ederim ki bu günden sonra anlarla harp edeceğim.”
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- ayağa kalkıp:
“Ey Resulullah’ın halifesi!
Bu iş kolay değildir. Usame -radiyallahu anh-e de haber gönderin o da askerleri ile beraber gelsin.” dedi.
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-:
“Usame’ye ihtiyacımız yoktur. Burada hazır olanlar münafıklar için kâfi gelir. Allah’ın izniyle mürtetlerin hakkından geliriz.” buyurdu.
Câbir bin Abdullah -radiyallahu anh- diyor ki:
“Biz birkaç yaşlı Ashâb minberin dibinde oturmuştuk, harbe gitmek gayesiyle oturuyorduk. Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-in hutbesinin tesiriyle arslanlar gibi kükrüyorduk. O esnada on bin kadar asker silâhlandı geldi. Ebu Bekir -radiyallahu anh- Halid bin Velid -radiyallahu anh-i ordu başına seçti. Cümlesini Allah-u Teâlâ’ya emanet ederek mürtetlerin üzerine gönderdi.
Halid bin Velid -radiyallahu anh- Allah’ın yardımı ile Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-in valisini şehit edenleri öldürdü, ellerine kına yakıp def çalan kadınların da cezalarını verdi.
Yapmış olduğu bu çok lüzumlu siyaseti karşısında diğer dinlerinden dönenler gelip Halid bin Velid -radiyallahu anh-in huzurunda ağlamaya başladılar. Özür dileyerek, Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-e birtakım af mektupları yolladılar. “Halid bin Velid -radiyallahu anh-i üzerimize gönderme!” diye sığındılar.
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-:
“Ben iki cihan serveri Muhammed Mustafa -sallallahu aleyhi ve sellem-den duydum:
“Halid, Hazret-i Allah’ın bir kılıcıdır. Haksız yere hiçbir zaman kan dökmez.” buyurdu.
Şimdi aman dilediğinize göre, itaat edeceğinize söz veriyorsanız, Halid bin Velid size artık zararlı olmaz.” buyurdu.”
Ebu Bekir -radiyallahu anh- Halid bin Velid -radiyallahu anh-i geriye çağırdı, kendisine çok ikramlarda bulundu.