Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI - HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (92) - Ömer Öngüt
HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (92)
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI
Dizi Yazı - Ashâb-ı Kiram -r. anhüm-
1 Temmuz 2021

 

ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN
HAYATI

"Ashâbım Yıldızlar Gibidir. Hangisine Uyarsanız Hidayeti Bulmuş Olursunuz." (Beyhâkî)

HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (92)

 

Hazret-i Allah’a ve Resul’üne Karşı Koyanların Âkıbeti:

Ebu Bekir -radiyallahu anh- Efendimiz yaptıkları bir konuşmasında şöyle buyurmuşlardır:

“Allah’ın kendisine nimet ihsan edip bol rızık bahşettiği ve bedenine sağlık verdiği, Rabb’inin bunca nimetlerine nankörlük eden bir kul kıyamet günü getirilir, Allah’ın huzurunda durdurulur ve kendisine:

“Bugün için ne yaptın, kendin için önceden ne gönderdin?” diye sorulur.

Kul önceden gönderdiği bir hayır bulamaz, bunun için ağlar. O kadar ağlar ki gözyaşları tükenir. Sonra yine ayıplanır. Allah’a saygı göstermediği için rezil edilir. Bu kez adam kan ağlar. Sonra yine azarlanıp rüsvây edilir. Adam dirseklerine kadar ellerini yer. Sonra yine ayıplanır, rezil edilir. Bunun üzerine adam yüksek sesle öyle bir ağlar ki gözleri yanaklarına düşer. Sonra yine ayıplanır, rezil edilir.

Nihayet kul:

“Ey Rabb’im! Beni ateşe gönder, bana merhamet eyle, şu hâlimden kurtar!” diye yalvarır.

Bu sözlerimi Allah-u Teâlâ’nın şu Âyet-i kerime’si teyid etmektedir:

Bilmiyorlar mı ki, Allah’a ve Resul’üne karşı koyan bir kimseye elbette içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır.

İşte bu en büyük rüsvaylıktır.” (Tevbe: 63) (Ebu’ş-Şeyh, el-Kenz)

Onlar bütün insanların gözü önünde rezil edileceklerdir.

Bu ihtâr-ı ilâhi’ye bir bakın ve nasıl rezil edileceklerine dâir âkıbetlerini görün. Cehennemde kendileri için ne bir umut ışığı vardır ne de azaplarında bir gevşeme ve hafifleme söz konusudur.

Bunun da sebeb-i hikmeti şudur:

Eğer herkes arzusuna göre hareket etseydi, ne din ne de dinin esasları kalırdı.

Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime’sinde Ashâb-ı kiram -radiyallahu anhüm- Hazerâtı’na hitap ederek Resulullah Aleyhisselâm’ın birçok işlerinde onlara uyması halinde sıkıntıya düşeceklerini haber vermekte, zanla hareket etmenin mahzurlarını şöyle ikaz etmektedir:

“Şayet o birçok işlerde size uysaydı, mutlaka sıkıntıya düşerdiniz.” (Hucûrât: 7)

Kelâmullah’ı Resulullah Aleyhisselâm’a indirdi. Onun emir ve hükümlerine boyun eğen müslümandır, eğmeyenler kâfirdir. Nitekim Allah-u Teâlâ yoldan sapanların durumlarını bize böyle buyuruyor ve duyuruyor.

 

Vefatlarına Yakın Yaptıkları Bir Konuşmaları:

Ebu Bekir -radiyallahu anh-, Hâlid bin Velid -radiyallahu anh-ı İran Sâsânîler’ine karşı Irak’taki orduların başına Müsennâ bin Hârise -radiyallahu anh-i bırakmasını, kendisinden Şam tarafına, Bizansa karşı mücadele için gitmesini istedi. Müsennâ -radiyallahu anh- Irak’ta birçok savaşlar yaptı. İranlıları mağlup etti. Buna rağmen Bizans’a karşı Suriye cephesine ordunun gitmesini fırsat bilen Sâsânîler’in müslümanlar üzerine saldırılarını arttırması üzerine sayıca çok askeri olan İran’a karşı orduya destek istemek için Medine’ye geldi.

Halife Ebu Bekir -radiyallahu anh-a durumu arz etti. Bunun üzerine Ebu Bekir -radiyallahu anh- Efendimiz: “Bana Ömer’i çağırın!” dedi.

Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- hasta olduğu için yerine Halife olarak bıraktığı Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- gelince ona vasiyette bulunarak Müsennâ’yı desteklemesini istedi ve şöyle buyurdu:

“Ey Ömer! Sana diyeceklerimi iyi dinle, sonra bunlarla amel eyle. Bugün öleceğimi hissediyorum -ki o gün pazartesi idi-. Eğer ben, gündüz ölürsem Müsennâ ile birlikte keyfiyeti halka ilân etmeden, ihtiyaç duyduğu insanları göndermeden akşam etmeyeceksin!

Gece ölürsem yine Müsennâ ile beraber durumu hemen halka bildir, sabahı bekleme!

Ne kadar büyük olursa olsun hiçbir musibet sizi, dinimizin emirlerini, Rabb’imizin buyurduklarını yerine getirmenizden alıkoymasın.

Allah Resul’ünün vefatından sonra benim neler yaptıklarımı görmüştün, Resulullah’ın vefatı gibi bir musibet hiç kimsenin başına gelmemiştir. Allah aşkına söylüyorum, eğer ben o gün Allah ve Resul’ünün emirlerini sonraya bıraksaydım perişan olurduk, cezaya çarptırılırdık, Medine ateşler içinde kalırdı.” (Tâberi)


  Önceki Sonraki